Son Konu

Ozel Bağıntılılık Kuramı İle ilgili Bilgi

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
31
Puanları
48
Credits
-6
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Ozel Bağıntılılık Kuramı İle ilgili Bilgi

Fizikci Albert Einstein'in, duzenli devinen butun siztemlerde doğa yasalarının aynı olduğunu tanıtlayan kuramı

Einstein'in ozel ve genel bağıntılılık kuramları Gelile ve Newton fiziklerini doruğuna ulaştırmış ve eytişimsel ozdekci felsefenin hemen butun varsayımlarını doğrulayarak cağdaş felsefesel duşunceye yon vermiştir Doğa bilimlerinin yeterince gelişmemiş olmalarından oturu zorunlu olarak metafiziğe yonelmiş ve kurgusal bir alanda ilerlemeye calışmış bulunan felsefe artık bilimsel alana girmiş bulunmaktadır Kurgusal felsefe evresi buyuk idealist Hegel'le bir daha acılmamak uzere, kapanmıştır Artık doğa bilimleri bilinmedikce felsefe yapılamayacağı gibi felsefe bilmeksizin de doğa bilimlerinde ilerlenemez Bundan oturudur ki eytişimsel ozdekci felsefe bir bilim felsefesidir ve bir bilimdir Gene bundan oturudur ki MarxEngels ve izdaşları nasıl bir felsefeci oldukları kadar fizikci, kimyacı, bitkibilimci vb iseler cağımız fizikcileri de oylece fizikci oldukları kadar birer felsefecidirler Bilimsel kuramlar birbirlerini, yalanlayarak değil, sınırlayarak gelişirler Her yeni kuram, bir onceki kurama gore daha geniş bir alana gecerlilik getirir Fiziğin evriminde de boyle olmuş, evrenin birbirleriyle bağımlı bircok şeylerden kurulu bir butun olduğu gerceği adım adım acıklanmıştır İlkin Galileo Galilei, mekanik yasaların duzenli devinen butun sistemlerde aynı olduğunu gostermişti İkinci olarak Isaac Newton, Galile'nin duşme yasasını yıldızların devinme yasalarıyla aynı ilkeye bağladı ve gok mekaniğini kurdu Cağımızın buyuk fizikcisi Albert Einstein sadece mekanik yasalara ozgu kalan bu tanıtlamaları evrensel olcude genişletti ve sadece mekanik yasaların değil, butun doğa yasalarının birbirine gore duzenli devinen butun sistemler icin aynı olduğunu gosterdi Einstein, bu evrensel kuramına iki aşamada ulaşmıştı İlkin ozel bağıntılılık kuramı'yla doğa yasalarının cekim olayının dışındaki butun fiziksel olaylarda aynı olduğunu tanıtladı, on yıl sonra genel bağıntılılık kuramı'yla butun doğa yasalarının cekim olayında da gecerli bulunduğunu gosterdi 1918 yılında Times gazetesinde yayınladığı ve sonradan Dunyayı Nasıl Goruyorum, s206214 adlı kitabına aldığı bir makalede Albert Einstein bu kuramlarını şoyle anlatır: Bağıntılılık kuramım, iki katlı bir binaya benzer Birinci kat ozel bağıntılılık kuramı, ikinci kat da genel bağıntılılık kuramıdır İkinci kuramın ustune kurulduğu birinci kuram, cekimden başka butun fiziksel olaylara aitti İkinci kuramsa cekim yasasına ve bu yasanın oteki doğa yasalarıyla olan ilişkilerine dairdir Eski yunandan beri bilinir, bir cismin devimini gostermek icin o cismin devimiyle orantılı oan başka bir cismin devimi de alınır Orneğin bir arabanın devimi yere, bir gezegen yıldızın devimi de durağan yıldıza gore saptanır Uzay bakımından olayların kendilerine oranlandığı cisimlere fizikte koordinatlar sistemi deriz Orneğin Galile ve Newton'un devim yasaları ancak boyle bir sistem kullanılarak dile getirilebilir Oysa mekanik yasaların gecerli olabilmesi icin bu koordinatlar sisteminin devimini dilediğimiz gibi secemeyiz, orneğin bu devim ne devirli ne de ivmeli bir devim olmamak gerekir Mekanikte gecerli olabilecek bir sisteme bu yuzden suredurum sistemi diyoruz Ne var ki mekaniğe gore suredurum sisteminin devimi de doğa tarafından acıkca belirtilmemiştir Şoyle demek daha uygun olur: Bir suredurum sistemine oranla bir doğru cizgi uzerinde duzgun devimle devinen bir koordinatlar sistemi de bir suredurum sistemidir İşte ozel bağıntılılık kuramı demekle bunu anlatmak istedim, eş deyişle doğanın herhangi bir koordinatlar sistemi icin gecerli olan genel yasası, hic değişmeden, o koordinatlar sistemine eşit bir devimle yer değiştiren başka bir sistemde de gecerlidir Ozel bağıntılılık kuramında gostermek istediğim birinci ilke budur Ozel bağıntılılık kuramının ozu olan ikinci ilkeyse boşlukta ışık hızının sabit oluşu ilkesidir Bu ilkeye gore ışığın boşlukta belli bir hızı vardır ve bu hız ışık kaynağının devimine bağlı değildir fizikcilerin bu ilkeye guvenini, ustun başarılarıyla Maxwell ve Lorentz sağlamışlardır Bu iki ilke deneylerle desteklenebiliyorsa da mantık acısından birbirleriyle uyuşturulamaz gibi gorunuyorlardı Ozel bağıntılılık kuramı, fiziksel uzay ve zaman bilgilerini değiştirerek, bu mantıksal birliği gostermiştir Ozel bağıntılılık kuramı gostermiştir ki iki olayın eşitzaman olduğunu soylemenin ancak başka bir koordinatlar sistemine oranla anlamı vardır Hatta olcmek icin kullandığımız metrelerin bicimi ve saatlerin işlemesi, koordinatlar sistemine oranlanan devim durumlarına bağlıdır İşte Galile ve Newton'un yasalarını kapsayan eski fizik, bu bağıntıcı kinematiğe uymuyordu Bu bağıntıcı fizikten birtakım genel matematik koşullar meydana cıkıyordu ki ancak yukarda sozunu ettiğim iki ilke doğru olduğu takdirde doğa yasaları bu koşullara uygun duşebilirdi Ozellikle, hızla yerlerini değiştiren ozdeksel noktalar icin yeni bir devim yasası saptadım ve bu yasanın elektrikle yuklu cisimcikler uzerinde de doğruluğunu gosterdim Ozel bağıntılılık kuramının en onemli sonucu bir cisimler sisteminin suredurum kitlelerini ele almasıydı Bir sistemin suredurumunun, kendinden enerjiye bağlı olduğu tanıtlanmış, eş deyişle suredurumlu kitlelerin, iclerinde gizli bulunan enerjiden başka bir şey olmadıkları anlaşılmıştır Kitlenin sakımı ilkesi bağımsızlığını yitirerek enerjinin sakımı ilkesiyle kaynaşmıştır Ozel bağıntılılık kuramı Maxwell ve Lorentz'in elektrodinamiğinin bir sistem icinde devamından başka bir şey değildir ve kendi sınırlarını aşarak yeni yollar acmış bulunmaktadır İşte bu yollar bizi genel bağıntılılık kuramına goturmuştur Acaba fiziksel yasaların bağımsızlığı, koordinatlar sistemlerinden birinin otekine oranla duzgun ve hep eşit devim durumlarına mı ozgu kalacaktı? Doğanın tarafımızdan işin icine sokulan koordinatlar sistemleriyle ve onların devimleriyle ilişkisi neydi? Hatta doğayı nitelemek ve tanımlamak icin kendi keyfimize gore secilmiş bir koordinatlar sistemi kullanmak zorunlu olsa bile onun deviminin secilişi bu sınırlamaya uğramamalıydı ve doğa yasaları bu secilişe asla bağlı olamazdı İşte genel bağıntılılık kuramının ileri surduğu ilke budur Genel bağıntılılık kuramının uygulanması eskiden beri bilinen bir deneyle kolayca anlaşılabilir Bu da bir cismin suredurum (eylemsizlik N) ve ağırlığının aynı sabitenin etkisi altında olduğunu, eş deyişle aynı suredurum ve ağırlık kitlelerinin eşitliğini gosteren deneydir Newton'un anladığı anlamda bir suredurum sistemine oranla duzgun ve devirli devimle devinen bir koordinatlar sistemi tasarımlayın Bu sistemin merkezkac gucleri, tıpkı ağırlık gucleri (cekim gucu) gibi cisimlerin kitleleriyle oranlıdır ve Newton'a gore suredurumun sonucları gibi sayılması gerekir Ama acaba kimi durumlarda koordinatlar sistemini dinginlikte sayamaz mıyız? Merkezkac gucleri cekim gucu sayamaz mıyız? İşte bu ve buna benzer duşunceler bize genel bağıntılılık kuramının cekim yasalarını acaıklayabileceğini sezdirmişti Bu duşuncelerin mantıksal tutarlılığı da umudumuzu guclendirdi Oysa klasik mekanik bu duşuncelere karşı cıkıyordu Yuruyeceğimiz yol, sandığımızdan daha da sarptı Eukleides geometrisini bırakmak gerekiyordu Cunku bu halde zisimlerin uzay icindeki durumlarını meydana koyacak yasalar, Eukleides geometrisinin uzay uzerine verdiği yasalara uymuyordu Orneğin uzayın bukumu diyebilmeliydim Eukleides geometrisinin doğru cizgi, yuzey vb gibi temel kavramları duşunduğum fizikte anlamlarını yitiriyorlardı Genel bağıntılılık kuramında uzay ve zaman ilkesi, kinematik, artık fiziğin oteki bolumlerinden ayrı değildir Cisimlerin durumu ve saatlerin işleyişi cekim alanına bağlıdır Ama cekim alanı da ozdekten ibarettir Demek ki uzay, zaman, devim ve ozdek bir ve aynı şeydir Genel bağıntılılık kuramı yeni bir cekim kuramıdır ve Newton kuramından onemli olcude farklıdır Ama pratik sonucları birbirine o kadar yakındır ki deneylerde farklar saptamak bir hayli guctur Şimdiye kadar sadece şu uc fark saptanabilmiştir: gezegenlerin yorungelerinin her gun biraz daha uzadığı (Jupiter gezegeninde saptanmıştır), cekim alanından gecen ışık ışınının bukulduğu (İngiliz bilginleri tarafından bir guneş tutulması sırasında alınan fotoğraflarla tanıtlanmıştır), buyuk kitledeki yıldızlardan gelen ışığın tayflarındaki cizgilerin kırmızıya doğru yerlerini değiştirdikleri (yapılan bircok deneylerle tanıtlanmıştır) Kuramın en onemli yanı mantıksal bir butun meydana getirmesidir eş deyişle bu sonuclardan biri yanlış cıksaydı butun kuram yanlış olurdu Butun kuramı sarsmadan kuramın en kucuk bir noktası değiştirilemez gibi gorunmektedir Ama bu kuramın Newton'un buyuk yapıtını bir yana attırabileceği asla duşunulmemelidir Onun acık ve buyuk duşunceleri gelecekte de onemini surdurecektir Cunku biz evrenin niteliğini acıklayan kuramımızı hep onun buyuk duşunceleri ustunde kurduk

Einstein'ın buyuk bir alcakgonulluluk ve kadirbilirlikle ileri surduğu bu acıklamaya şu bilgilerin de eklenmesi gerekir:

Newton,fiziğinde, bir saltık zaman ve bir saltık uzay ileri surmuştu; uzayda dağılmış ve boş uzay icinde birbirlerini belli bir gucle ceken cekim noktaları tasarlamıştı, ustelik de bu noktaların ozdekdışı olmaları gerektiğini ileri surmuştu Bentley'e yazdığı bir mektupta cekim, kimi yasalara uyarak surekli olarak etki yapan bir etkenin urunudur Bu etkenin ozdeksel ya da ozdeksiz olmasını okurlarımın goruşune bırakıyorumdiyordu Onun bu savlarına karşı cıkan ilk duşunur Leibniz olmuştur Leibniz, saltık zamanla saltık uzay varsa saltık bir devim de olmalıdır, diyordu, oysa saptanabilen her devim bağıntılıdır, eş deyişle uzaya gore değil başka bir cisme goredir, gene bunun gibi uzayda bir cismin bulunduğu yeri yer olarak değil ancak oteki cisimlere gore saptayabiliriz, oysa saltık uzay varsayımı her cisme uzayda boylesine bir yer gosterilmesini gerektirmektedir Sonuc olarak Leibniz, Einstein'dan iki yuzyıl once, uzayın onu dolduran cisimlerin bir bağıntısı olduğunu ve bu cisimler olmadığı takdirde uzayın bir hicten başka bir şey olamayacağını ileri surmuştu Zaman da boylesine bir olaylar bağıntısıydı, zamanı gosterecek bir olay var bulunmadıkca ne saatin ne de gunun anlamı vardı Orneğin Amerika'da 24 Ekim gecesi saat 21'de verilen bir konseri Turkiye'de radyo ya da televizyonla 25 Ekim sabahı saat 5'te dinlemektesiniz, oysa Turkiye'deki radyo dinleyicisiyle Amerika'daki şarkıcı aynı zaman icindedirler, (Demek ki Dunya'dan milyarlarca yıl otedeki bir gokcismi olayının goruntusu bize milyarlarca yıl sonra gelse de gercekte bu olayın gectiği gokcismi ile Dunya aynı zaman icindedirler N) demek ki zaman da uzay gibi bir bağıntı sorunudur, ancak bir bağıntıyla var olabilir Fizikciler hicbir fizik konusunu saltık olarak ele alamazlar, onlara doğru olarak yaklaşabilmeleri icin bağıntı (ilişki)'ları icinde ele almak zorundadırlar

Ozdekle enerjinin de aynı şey olduğu boylesine bir bağıntı icinde meydana cıkmıştır Ozdek kitlesini atar ve ışık hızında yol alırsa enerji olur, buna karşı enerji donar (yoğunlaşır N) ve bir bicim alırsa ozdek olur İşte Einstein'ın ozel ve genel bağıntılılık (ilişkinlik) kuramları ozdek, zaman, uzay, devim kavramlarının ve bunlara uygun duşen doğasal olayların tek ve aynı şey olduklarını tanıtlamış bulunmaktadır (Tıpkı Amerika'daki 24 Ekim akşamının Turkiye'deki 25 Ekim sabahıyla aynı zaman olması gibi ki bu ancak radyo ya da televizyon bağıntısıyla gozle gorulup elle tutulur bir duruma gelmektedir) Alman matematikcisi Herman Minowski şoyle der: Ayrı uzay ve ayrı zaman artık yok olmuştur, ancak ikisinin birleşimidir ki gercekliğini surdurebilir Butun zaman olcmeleri gercekte uzay olcmeleridir, buna karşı butun uzay olcmeleri de gercekte zaman olcmeleridir Albert Einstein ozel bağımlılık kuramında birbirine gore duzenli devinen butun sistemler icin doğa yasalarının aynı olduğunu tanıtlamıştı Ama bir bilim adamı olarak doğa yasalarına inanıyordu ve onların devimi ne turlu olursa olsun butun sistemlerde aynı olması gerektiğini duşunuyordu Genel bağıntılılık kuramıyla da bu duşuncesinin doğru olduğunu tanıtlamayı başarmıştır
 
Üst Alt