Son Konu

Anadolu Selcuklularında Spor

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
42
Puanları
48
Credits
-46,831
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Anadolu Selcuklularında Spor

Buyuk Selcuklu Devleti zamanında Muslumanlaşan Anadolu, yeni bir doğuma hazırlanıyordu Buyuk Selcukluların yıkılma surecine girmesiyle birlikte, Anadolu Selcuklu Devleti, hakimiyet alanı olan Anadolu'da bağımsızlığını ilan etti 1075'te Kutalmışoğlu Suleymanşah'ın İznik'i başşehir yaparak başlattığı bu yolculuk, Anadolu Selcukluları 1308'de 3 Mesud zamanında tarih sahnesinden cekilinceye kadar devam etti Yaklaşık 240 yıl Anadolu coğrafyasında hukum suren bu şanlı devletin başında kimler bulunmamıştı ki: 1 Kılıc Arslan, 2 Kılıc Arslan, 1 Gıyaseddin Keyhusrev, 2 Gıyaseddin Keyhusrev, Rukneddin Suleymanşah, İzzeddin Keykavus, Alaeddin Keykubad

Alaeddin Keykubad, Anadolu Selcuklu Devleti'ne en parlak donemini yaşatan sultandır Onun zamanında devlet, bulunduğu coğrafyada bir denge unsuru haline gelmiştir Bu devirde Anadolu, kuzeydenguneye ekonomik bakımdan zenginleşmiş; imar faaliyetleriyle bir ilim ve kultur yarımadası haline gelmiş ve Anadolu'da MuslumanTurkluğun temelleri atılmıştır

Anadolu Selcuklu Devleti, Anadolu'nun Turkleşmesi ve Muslumanlaşması acısından cok buyuk oneme sahiptir Turk devletleri tarih boyunca, kuruldukları yerlerden dunyanın ceşitli bolgelerine, kulturlerini en canlı şekilde taşımayı başarmıştır Anadolu Selcuklu Devleti zamanında sozkonusu bu kulturel değerler, daha da geliştirilmiştir MuslumanTurklerin onemli kultur değerlerinden biri de spordur Dolayısıyla spor, Selcuklular icin de hayatın vazgecilmez bir parcasıdır

Anadolu Selcuklu Devleti'nde spor, bugun bile tam manasıyla gercekleştiremediğimiz yaygın bir muessese ağı ve altyapı anlayışı ile ele alınıyordu Şoyle ki; devlet kurulduktan sonra Anadolu'nun ceşitli yerlerinde beden eğitimi ve spor ile alakalı tesis ve teşkilatlar kurulmuştur Konya, Erzurum, Erzincan ve Kayseri, spor (idman) ile alakalı belge ve kalıntıların bulunduğu şehirler olarak one cıkmıştır Bu devirde sadece spor yapmakla kalınmamış; sporun teorik yonu uzerine de kafa yorulmuştur Nitekim 1 Kılıc Aslan'ın damadı Gudul Bey'in torunu ve Suli Bey'in oğlu Halifet Alp Gazi tarafından kaleme alınan Tuhfei Mubarizi isimli tıp kitabı bunun bir gostergesidir Kitapta spor yapmanın faydaları anlatılarak bazı sporlar hakkında bilgiler verilir Bu eser, spor tarihimiz acısından da onemli bir yere sahiptir

Anadolu Selcuklu Devleti zamanında spor belirli bir zumrenin alakadar olduğu bir eğlence unsuru değildi Bilakis halktan hukumdara kadar herkes sporla ic iceydi Başta eğitim muesseseleri olmak uzere, duğunlerde, eğlencelerde, milli ve dini merasimlerde, ozetle butun sahalarda sporla icli dışlı bir hayat vardı

Spor; gucve ceviklikbecerigerektirenler olmak uzere ikiye ayrılır Selcuklularda, guc gerektiren sporlarda ilk akla gelen, gurz kullanmadır Hemen her spor dalında kol kuvveti onemli olduğundan, Anadolu Selcuklularında gurz kullanma buyuk ilgi goruyordu İkincisi ise; halter sporunun o donemdeki karşılığı olarak değerlendirebileceğimiz lobut veya pehlivan taşı sporudur Bu sporun malzemesi, uzerinde halkalar bulunan bir cubuktur Bu cubuk, genelde 70–80 cm uzunluğunda, dort parmak kalınlığında bir ağactan yapılır Sozkonusu alete, Konya'daki Selcuklu sultanlarının turbelerinde rastlanmıştır Bu spor; sırt ve kol adalelerinin gelişmesinde, kuvvetlenmesinde ve cirit atmayı ilerletmede faydalıdır

Selcuklularda yaygın olan diğer bir spor ise, gureştir Ceşitli Turk lehcelerinde bu sporla alakalı ceşitli terimler mevcuttur: guleş, kureş, kureş, gura, kureşmek, kuleşmek, kuran, kitre, kureşu Yiğitlik ve mertliğin sembolu kabul edilen gureş; karakucak, aba ve şalvar olmak uzere uc stilde yapılırdı Ulkenin ceşitli yerlerinde gureş tekkelerinin acılması, saray teşkilatı icinde bu spora yer verilmesi, onun devlet ve millet nezdinde ne kadar değerli olduğunun acık bir gostergesidir Mucadelecilik ruhunun gercek bir ifadesi olan bu spor, bayramlarda, duğunlerde, dini ve milli şolenlerde yapılırdı

Anadolu Selcuklularında yaygın olan diğer bir spor ise, ok atıcılığı yani kemankeşliktir Hakimiyet sembolu kabul edilen bu sporun ana malzemesi, ok ve yaydır Okculuk; savaş, av ve spor olmak uzere uce ayrılır Anadolu Selcuklu askerleri, atları uzerinde son surat giderken, her yone ok atabilecek kadar hızlı, cevik ve kuvvetliydiler Savaşlarda ustunluk kurmaya yonelik bir idman şekli olan mızrak kullanmak ve ok atmak, beden kulturune ve kol gucune dayanan bir spor dalıdır ve Selcuklularda oldukca yaygındır

Anadolu Selcuklularında, ceviklik ve maharet gerektiren sporlar, aynı zamanda bir eğlence vasıtası olarak da değerlendirilmiştir Ceşitli merasimlerde bu spor gosterileri on plandadır Sultan ve aileleri de bu gosterilere katılmıştır Binicilik (cundilik) sporunda kullanılan atlar, aynı zamanda askeri unsur olarak da değerlendirilmiştir

Avcılık, butun Turk topluluklarında olduğu gibi, Selcuklularda da onemlidir Nitekim Buyuk Selcuklu Sultanı Melikşah; Felhak bin Mehmed'e Saydnamei Melikşah adlı bir eser yazdırmıştır Sozkonusu eser, avcılık sporuyla ilgili ilk ilmi kitaplardan biridir Sultan yazılan eseri yeterli gormemiş, daha iyilerin yazılması icin teşviklerde bulunmuştur Sarayda avcılık sporuyla ilgilenen bir makam vardı Bu makamda daima bir emir bulundurulurdu Selcuklularda en onemli spor faaliyetlerinden kabul edilen avcılık, yılda iki defa duzenlenen genel av eğlenceleri ile bir şolene de donuşturulmuştur

Maharet gerektiren diğer bir spor dalı da cirittir Bu sporda kullanılan malzemeler; ok, coven ve tahmedir Bu malzemelerle cirit oynamaya, levenanelik adı verilmiştir Bu sporu Selcuklular; morallerini yukseltmek, binicilik kabiliyetlerini artırmak, savaşcılık vasıflarını geliştirmek ve form tutmak gayesiyle yapmışlardır Bu spor aynı zamanda gozupek yiğitlerin ve cevik atların yetiştirilmesine vesile olmuştur

Cevgan (polo) ise, duz ve geniş bir sahada, top ile oynanan bir ekip oyunuydu Cevgan, bir tur eğri başlı ciride verilen addır Turkcedeki eski adı, coğendir Eşit sayıda oyuncudan oluşan iki ekiple oynanırdı Oyunda iki kale veya ortada tek kale bulunurdu Cevgan oyununda gaye, at sırtındaki oyuncuların, ellerindeki değneklerle surdukleri topu takımlarının hedefine ulaştırmaktır Bu oyunu İngilizler golf sporuna cevirmişlerdir Oyun aletleri gozonune alındığında, iki ceşit cevgan vardır; bunlar kepce ve cekic polosu olarak isimlendirilir Top ile birlikte ele alınırsa, guyı cevgan olarak adlandırılır Selcuklularda cok ilgi goren bu spor, ozellikle Kayseri ve Niğde'de oynanmıştır

Eski Turklere ait, futbol benzeri bir spor olan tepuk (futbol) de Anadolu Selcuklu toplumunda karşımıza cıkmaktadır Selcuklu asker ve erkekleri, kılıc ile alakalı maharetlerini arttırmak icin sık sık idman yapmışlardır Kılıckalkan sporu onların adeta vazgecilmezi olmuştur Temel olarak bir tur savaş eğitimi olan bu oyun, halk şenliklerinde de oynanmıştır

Selcuklu sultanları spora buyuk onem vermiş, halkını teşvik etmiş, tesis ve imkan acısından gerekli şartları hazırlayarak bu sporlara destek vermiştir Sultanlar şehzadelikleri doneminde bu sporları oğrenmişler ve gerektiğinde de bu oyunları başarıyla oynamışlardır Konya'da bulunan Selcuklu sultan ve şehzadeleri, Ruzbe Ovası'nda; Amasya'da bulunanlar, Ok Meydanı'nda; Kayseri'de bulunanlar ise, Meşhed Ovası'nda top, cirit, mızrak ve cevgen sporu yapmışlardır

Gıyaseddin Keyhusrev, sporcu kimliğiyle one cıkmış bir hukumdardır 4 Rukneddin Kılıc Arslan ise, binicilikte one cıkmıştır Gozupek bir kişi olan sultan, sert yayları cekecek kadar kemankeşliği, ağır gurzleri kaldıracak kadar da kuvvetliliği ile tanınmıştır Alaeddin Keykubad ise, spora cok meraklıdır ve haftada iki gun cevgen oynamıştır Bunun yanında ciritle de ilgilenmiştir Onun askerlerine idman yaptırmak icin geniş bir arazide, buyuk coğen oyunları oynattığı bilinmektedir Ayrıca 166,5 kg ağırlığında gurz sallaması da meşhurdur

Gorulduğu gibi; Anadolu Selcuklu Devleti'nde hayatın her sahasında sevilerek yapılan bu milli sporların, bugun ulkemizde yeterli ilgiyi gormemesi, uzerinde duşunulmesi gereken bir husustur Mazinin guzel taraflarını tespit edip, onları cağımızın imkanlarıyla birleştirdikten sonra hayata taşıyıp gelecek nesillere aktarmak, uzerimizde bulunan tarihi bir mesuliyettir
 
Üst Alt