Son Konu

Cebrail Meleği Kimdir

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
31
Puanları
48
Credits
-6
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Cebrail, İlâhî emirleri meleklere ve peygamberlere ulaştıran vahiy meleği

Yahudi ve hıristiyan kaynaklarında Gabriel şeklinde geçer “Güçlü insan anlamındaki geber ile “Tanrı mânasındaki el kelimelerinden oluşan Gabriel’in Keldânî veya Süryânî menşeli olduğu kabul edilir Kelime Yunanca ve Latince’ye de aynı şekilde geçmiştir


Cebrail Yahudilik ve Hıristiyanlık’ta büyük meleklerden olup Kitâbı Mukaddes’te ismi geçen üç melekten biridir Adından ilk defa Daniel kitabında (81526, 92127) söz edilir Ahdi Atîk’te ve apokriflerde verilen bilgilere göre Cebrail altı melekle birlikte Tann’nin huzurunda sol tarafta durur, azizlerin duasını O’na iletir, cennete nezaret eder; birinci semanın hâkimidir; en önemli şefaatçidir Kötüleri yok eder, şeytanları ateş fırınına atar ve tabii güçleri yönetir Yahudilik’te Cebrail, Tanrının buyruklarını yaratıklara bildirip elçilik görevi yapan bir melektir, aynı zamanda adalet ilkesidir Hz Yûsuf’u kardeşlerine götürmüş, Hz Ya’küb’la güreş tutmuş, Mîkâil ile birlikte Hz Musa’nın defnedilişine katılmıştır

Ahdi Cedîd’de ise Cebrail’den iki defa söz edilir Bunlardan birinde Hz Zekeriyyâ’ya görünerek ona “Tann’nın Önünde duran Cebrail olduğunu söylediği ve Hz Yahya’nın doğacağını haber verdiği, diğerinde Hz Meryem’e görünerek ona Hz îsâ’yı müjdelediği anlatılır Hıristiyanlığa göre de Cebrail, peygamberlere insan şeklinde görünerek Tanrı’dan vahiy getiren büyük bir melektir

İslâm dininde Cebrail Hz Peygambere ilâhî emirleri bildiren vahiy meleğidir ve dört büyük melekten biridir Arapça’da vahiy meleği değişik kelimelerle ifade edilmekle birlikte en meşhurları Cebrail, Cebren, Cebrîl Cibrîn ve Cibril’dir Müslüman dilcilerin çoğu, muhtemelen hadis mecmualanndaki bazı rivayetlere dayanarak Cebrail’in, “Allah’ın kulu anlamına gelen İbrânîce asıllı bir kelime olduğunu kabul ederken bazıları da “Allah’ın gücü demek olan Arapça ceberûtullah tamlamasından geldiğini ileri sürmüşlerdir Cebrail’in “kuvvet mânasına gelen cebr ile alâkası dikkate alınarak bu anlamı da kapsadığı düşünülebilir

Cebrail Kur’ânı Kerîm’de Cibril, Rûhulkudüs, Rûhulemîn, Rûh ve Resul şeklinde beş değişik isimle ifade edilir İlgili âyetlerde belirtildiğine göre Cebrail karşı konulamayan müthiş bir güce, üstün bir akla ve kesin bilgilere sahiptir; “arşın sahibi nezdinde çok itibarlıdır ve meleklerin kendisine mutlaka itaat ettiği şerefli bir elçidir(Necm 5356;Tekvîr 811921) Hz Meryem’e normal bir insan şeklinde görünerek rabbinin elçisi olduğunu ve ona temiz bir erkek çocuğu bağışlamak için geldiğini söylemiş, Hz İsâ doğduktan sonra Allah’ın emriyle ona destek olmuş, Hz Peygamber’e Kur’ânı Kerîm’i vahyedip öğretmiştir Hz Peygamber onu bir kere “açık Ufuk’ta, bir kere de “sidretü’lmüntehâ’da aslî hüviyetiyle görmüştür İnkarcılara karşı Hz Peygamber’in dostu, müminlerin destekleyicisidir Kadir gecesinde meleklerle birlikte yeryüzüne iner, âhirette insanlar hesaba çekilirken mahşerde saf saf dizilen meleklerin yanında bulunur

Cebrail hadislerde Hz Peygamber’e vahiy getiren, Kur’an’ı Öğreten ve değişik konularda hükümler bildiren, Resûli Ekrem’e, hatta bazan ashaba insan şeklinde görünen bir melek olarak sık sık anılır İlgili hadislere göre Cebrail dünyada ve âhirette Allah ile kulları arasında elçidir; hem meleklere hem peygamberlere ilâhî emirleri tebliğ eder bu sebeple de Allah’la vasıtasız konuşur İlk defa Hira dağında, bütün ufku kaplamış ve bir taht üzerinde oturmuş halde Hz Peygamber’e gelip aslî suretinde görünmüş, onu kuvvetle sıkarak okumasını istemiş, böylece ilk vahyi getirmiştir Mirac’dan önce Hz Peygamber’İn kalbini “hikmet’le doldurmuş, bu sayede Peygamber’in cismi ruh gibi hafiflemiş ve bu mucizevî yolculukta ona asli suretinde ikinci defa görünmüş, melekût âlemi hakkında bilgiler vermiştir

Hadislerde Cebrail’in zaman zaman güzel bir insan şeklinde, birkaç defa da Dihye b Halife adlı sahâbînin suretinde Hz Peygamber’e gelerek onu abdest, namaz, kurban, hac gibi İbadetlerin mahiyeti ve uygulama şekilleri hakkında eğittiği, itikadî, fıkhî ve ahlâkî konularda açıklamalarda bulunduğu, ashaptan bazılarının da bunların bir kısmına şahit olduğu rivayet edilir Hatta Medine’de Hz Peygamber’İn huzurunda otururken görüldüğü yer, daha sonra “makâmı Cibril diye anılmıştır Cebrail özellikle ramazan aylarında her gece Resûlullah’a gelerek nazil olan âyetleri baştan sona kadar onun ağzından dinlerdi Hz Peygamber’İn vefat ettiği yıl bu işi İki defa tekrarlamıştır Yine hadislerde belirtildiğine göre Cebrail, yahudilerin sorularına cevap vermede, inkarcılara karşı gerçek bir peygamber olduğunu ispatlamak için mucizeler göstermede Hz Peygamber’e yardımcı olmuş, insan şekline girip müslümanlarla birlikte bazı savaşlara katılmış, kâfirleri hicveden şair Hassan b Sâbife şiirlerinde İlham vermiştir

Hz Peygamber, Cebrail’in Allah nezdindeki üstün mertebesini dikkate alarak dualarında “Cibril’in rabbi ifadesini kullanmış ve bir anlamda onunla tevessülde bulunmuştur İslâmi gelenekte Cebrail’in adı anılınca ona salâtü selâm getirmek dinî terbiyenin bir gereği sayılmıştır

Tefsir, hadis şerhi, siyer, tasavvuf, tarih, kelâm, felsefe kitapları vb İslâmî kaynaklarda Cebrail’in isimleri, nitelikleri, görevleri, insan şeklinde görünüşü ve üstünlüğü gibi konularda geniş bir literatür oluşmuştur Bu kaynaklarda Cebrail Kur’ânı Kerim’deki isimleri yanında Rûhullah, Hâdimullah erRûhu’la’zam, elAklü’lekrem, enNâmûsü’lekber, elAklü’lfaâl, Vâhibü’ssuver, Hâzinülkuds, Tâvûsü’lmelâike gibi unvanlarla da anılır Aynı kaynaklarda ayrıca Kur’ânı Kerîm’deki isimlerinin mânaları açıklanmıştır Buna göre o, karşısında durulmayacak üstün güce ve zaruri bilgilere sahip olduğu için Cibril, saygı duyulması gereken üstün bir mevkide bulunduğu veya dinî hayatın gerçekleşmesinde önemli rol oynadığı yahut latif olduğu için Rûh, ilâhî buyrukları tahrif etmeden Hz Peygamber’e ulaştırdığı için Rühulemîn, insanların manevî açıdan temizlenmesini sağlayan vahyi getirdiği veya hiç günah işlemeyen tertemiz bir kul olduğu için Rûhulkudüs diye nitelendirilmiştir

İslâmî kaynaklara göre Cebrail, arşı taşıyan ve “mukarrebîn adı verilen meleklerdendir Emrinde arşın çevresinde bulunan meleklerden bir ordu vardır Mükemmel bilgilere ve tasavvur edilemeyecek derecede üstün güce sahiptir Nurdan yaratılmış olup görünüşü son derece güzeldir Manevî bir varlık olmasına rağmen Cebrail’i cismanî varlık şeklinde tasvir eden bir kült oluşmuştur Buna göre onun yüzü beyaz, saçı mercan gibidir İnci ve yakutlarla süslenmiş olan yeşil renkli 600 kanadı vardır Her bir kanadı arasındaki mesafe doğu ile batı arasındaki mesafe kadardır Başında beyaz sarık vardır Bedir Gazvesi’ne sarı renkli bir sarıkla katıldığı görülmüştür Makamı yedinci kat gökteki sidretü’lmüntehâdır Allah nezdinde üstün makam sahibi olmasına rağmen O’nu göremez En son ölecek ve âhirette ilk dirilecek varlıklardandır Son derece süratli hareket eder Hz Muhammed dışında hiçbir peygamber onu aslî şekliyle görmemiştir Resûlullah’a peygamberliği süresince 26000 defa vahiy getirmiştir İslâmî kaynaklarda Cebrail’in eski peygamberler ve kavimleriyle ilgisine dair bilgiler de vardır Buna göre Cebrail Hz Âdem’e harfleri ve ziraatçılığı öğretip onu Mekke’ye götürmüş, Hz Nuh’a gemi yapımında yardımcı olmuş, Lût kavmiyle diğer isyankâr ümmetleri çeşitli felâketlere uğratmış, Hz İbrahim’i ateşten korumuş, Hz Musa’ya Mısırlı sihirbazlar karşısında yardım etmiştir Aynı kaynaklarda Cebrail’in, kıyamette amellerin tartılmasına nezaret edip Allah ile yaratıkları arasında elçilik görevini sürdüreceği söylenir Müslüman müelliflerin verdiği bu bilgilerin bir kısmının Hz Peygamber’e isnat edilen, ancak muteber hadis mecmualarında yer almayan rivayetlere, bir kısmının ise İsrâiliyafa dayandığı kabul edilmektedir

Cebrail’in mahiyeti ve sahip olduğu niteliklerin yorumuyla ilgili spekülasyonlar tam bir skolastik görünüm arzetmektedir Meselâ kelâmcılar başta olmak üzere birçok İslâm bilgini, Cebrail’in Kur’ânı Kerîm’de Hz İbrahim’le Hz Meryem’e normal insan şeklinde, pek çok hadiste de249 Hz Peygamber’e ashaptan Dihye b Halîfe veya tanınmayan güzel bir “A’râbî suretinde görünmesini (temessül) dikkate alarak onun çeşitli şekillere girebilen ve peygamberler dışındaki insanlarca da görülebilen “latif cisim türünde bir varlık olduğunu kabul etmişlerdir Bununla birlikte onun, “yerle göğün arasını dolduracak kadar büyük olan 600 kanatlı bünyesinin nasıl olup da bir insan bedeni halini alacak kadar küçülebildiği konusu izaha muhtaç görülmüştür İmâmü’lHaremeyn elCüveynî, Cebrail’in insan şekline bürünmesi anında insan bünyesinden fazla olan kısımlarının Allah tarafından yok edilip sonra tekrar iade edildiği veya Cebrail’in aslî bünyesinde bir değişiklik olmayıp sadece onu görenlerin gözünde insana benzer bir varlığın canlandığı görüşündedir Çünkü Cebrail farklı şekle girmekle kendine has meleklik vasfı değişmez Fahreddin erRâzi’ye göre, eğer Cebrail cismanî bir varlık ise cüzlerinin az bir kısmının aslî, büyük bir kısmının fazlalık olduğu ve insan şekline girdiği sırada bu fazlalığın Allah tarafından yok edildiği düşünülebilir; eğer tamamen ruhanî bir varlık ise çok farklı şekillere girebilmesi aklen imkânsız değildir İzzeddin b Abdüsselâm da Fahreddin erRâzî’nin ikinci yorumuna katılır Aynî ise Cebrail’in aslî varlığının temessül anında bir değişikliğe uğramadığını, ancak onun ruhunun geçici olarak insan bedenine girdiğini ileri sürmüştür

Selef âlimlerinden Ebû Ya’lâ elFerrâ temessülü, Cebrail’in insanların gözüne hayalî bir varlık gösterme gücüne sahip olması ile açıklamış; İbn Kayyim elCevziyye, Cebrail’in temessül sırasında aslî varlığı ile göklerin üstündeki makamında bulunduğu halde yeryüzünde Hz Peygamber’e bir insan şeklinde görünebileceğini düşünmüştür Selefi temayülü ile tanınan Süyûtî, Aynînin görüşünü sofilere ait “ruhların tecessüdü nazariyesiyle birleştirerek kabul eder Buna göre Cebrail’in ruhu aslî bünyesini terketmeden aynı anda ikinci bir bedene girerek insanlara temessül edebilir Kirmânî, temessülün keyfiyetini sadece Allah’ın bildiğini belirtmekle yetinirken çağdaş âlimlerden M Reşîd Rızâ, modern fen bilimlerinin verileri sayesinde Cebrail’in temessülü gibi metafizik olayların aklî izahının kolaylaştığı görüşündedir Ona göre gazların sıvı veya katı cisimlere dönüşmesi ve bunun tersi olan değişim, Cebrail’in farklı şekillere girebileceğini gösterir Buna karşılık Fazlurrahman, Kur’ânı Kerîm’de, Hz Peygamberin vahiy sırasında herhangi bir şahsı gördüğünden söz edilmediğini, aksine Cebrail’in vahyi Peygamber’in kalbine indirdiğinin ifade edildiğini, buna göre Cebrail’in temessülüne ilişkin hadislerin, vahyin objektifliğini korumak amacıyla Ehli sünnet âiimlerince uydurulduğunu ileri sürerek Cebrail’in dış varlığı bulunduğu görüşünü reddetmiştir

Süfîlere göre Cebrail, yedinci feleğin hayyız*inde olan semavî ve arzî suretlerden dilediğiyle temessül edip görünebilir Ancak değişik şekillerde görünmesinde asla hulul* düşünülmemelidir Zira hulul “vücûdî olan iki şey arasında gerçekleşir; halbuki Cebrail temessül ettiğinde insanlara görünen şekil onun varlığından ayrı olarak mevcut değildir Dihye şeklinde görünmesi “sûreti vücûdiyye değil bir “sûreti misâliyyedir İsmail Fennî Ertuğrul’un, tasavvuftaki “nûri Muhammedî veya “hakîkati Muhammediyye telakkisine dayanan ve kısmen Fazlurrahman’ın görüşünü hatırlatan açıklamasına göre Cebrail Hz Muhammed’in hakikati olan “rûhi a’zamın temessülünden başka birşey değildir Şu halde vahiy Hz Peygamber’e kendi ruhaniyetinden gelmiştir Ona çeşitli şekillerde görünmesi “sûreti melekiyye değil “suveri hayâliyye tarzında olmuştur Şüphesiz bu aşırı te’vilin naslarla bağdaşması mümkün değildir Hatta iman esaslarından sayılan meleklerin gerçek varlıklar olduğu ilkesine ters düştüğünden sakıncalı bir anlayıştır

İslâm filozoflarından Fârâbî ve İbn Sînâ, Cebrail’in, kozmik akıllar dizisinin onuncusu olan ve kuvve halindeki insan aklının fiil haline gelerek bilgi üretmesini sağlayan faal akıl olduğunu savunmuşlardır Onlara göre kemal mertebesinde bulunan peygamberin “kuwei mütehayyilesi, uyanıklık halinde bile faal akıl ile ittisal* kurarak ondan aldığı suretleri duyular alemindeki Örneklerle açıklar Bazan “Vâhibü’ssuver ve “Rûhulkudüs de denilen faal akıl asla maddî olmayan mufârık suretlerden ibarettir Fahreddin erRâzî ve İbn Teymiyye gibi bazı bilginler, filozofların aslında Cebrail’in hariçte bir varlığı bulunduğuna inanmadıklarını ileri sürmüşlerdir

Kaynaklarda Cebrail ile ilgili tartışmalardan biri de onun tafdîli konusudur Fahreddin erRâzî ile Zemahşerî gibi bazı Sünnî ve Mu’tezilî âlimlerin, Cebrail’in Hz Peygamber de dahil olmak üzere bütün yaratıkların en üstünü olduğunu kabul etmelerine karşılık İslâm âlimlerinin çoğunluğuna göre Cebrail bütün meleklerden ve peygamberler dışındaki insanlardan üstündür

İslâm âlimleri arasında Cebrail konusundaki bu tartışmalar daha çok onun mahiyeti, temessülünün keyfiyeti ve reel varlığının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır ki esasen bu hususlarda akıl yürüterek kesin bir sonuca varmak mümkün görünmemektedir Zira Cebrail gayb âlemine ait varlıklardan biri olduğundan onun mahiyeti ve nitelikleri konusu aklın sınırları ötesinde kalmaktadır Bununla birlikte Cebrail’in cismanî değil ruhanî bir varlık olduğunu kabul edenlerin görüşü daha ağır basmaktadır Zira onu cisim kabul edenler, daha çok dış dünyada gerçekliği bulunan her şeyi duyular alemindeki varlıklara kıyas etmişlerdir ki bunun yanlışlığı açıktır

Fazlurrahman’ın Cebrail’in insan şekline girerek Hz Peygamber’e geldiğine dair hadislerin Ehli sünnet âlimlerince uydurulmuş olduğu yolundaki iddiası ilmî dayanaklardan yoksundur Zira söz konusu hadislerden başka Kur’ânı Kerîm’de de Cebrail’in insan şeklinde Hz Lût’a, Hz İbrahim’e ve Hz Meryem’e göründüğü açıkça bildirilmiştir Bazı âyetlerde Cebrail’in vahyi Hz Peygamber’in kalbine indirdiğinin belirtilmesi temessülün reddi için delil teşkil etmez Ayrıca eğer peygamber meleklerden seçilseydi onun da ancak insan şeklinde gönderileceğini belirten âyet de Cebrail’in temessülünün mümkün olduğunu göstermektedir Cebrail’in mahiyetiyle ilgili hadislerin tamamını İsrâiliyat cinsinden kabul etmek de imkânsızdır Zira meselâ Cebrail’in kanatlı olduğuna dair rivayetler, Kur’ânı Kerîm’de melek hakkında verilen bilgilere uymaktadır Kaldı kitemessülle ilgili hadisler, değişik sahâbîler tarafından rivayet edilmek suretiyle neredeyse tevatür derecesine ulaşmıştır

Filozofların ve bazı sofilerin Cebrail’i peygamberin zihnî tasavvurlarının sembolik bir ifadesi gibi gösteren yorumları da âyet ve hadislerin açık ifadelerine uymamaktadır Nitekim Kur’ânı Kerîm’de, bir yerde Hz Peygamber’in Cebrail’i apaçık bir ufukta, başka bir yerde de onu sidretü’lmüntehâda kesin olarak gördüğü ve gözünün gördüğünü gönlünün yalanlamadığı açıkça bildirildikten sonra bu konuda Hz Peygamber’le tartışılmasını yasaklayıcı bir üslûp kullanılmaktadır İslâm filozoflarının Cebrail’i faal akıl olarak kabul etmeleri ise tamamen Aristocu ve Yeni Eflâtuncu felsefelerin bir sonucu olup ümî ve dinî bir değer taşımayan kozmik akıllar nazariyesine dayanmaktadır

J Pedersen gibi bazı müsteşriklerin, Hz Peygamber’in Cebrail hakkındaki bilgileri yahudilerden aldığına ilişkin iddiaları ciddiyetten uzaktır Zira Hz Mûsâ’ya gelen Cebrail’in Hz Muhammed’e de gelebileceğini kabul etmemek ancak dinî taassupla izah edilebilir

Cebrail hakkında yazılmış müstakil risaleler mevcuttur Sühreverdî elMaktûl’ün Risâlei Peri Cibril’i, Muhammed b Yûsuf elKirmânrnin Şerhu hadîsi sü’âli Cibril, Fuşûşü’lhikem şârihi Abdullah Bosnevi’nin Türkçe olarak kaleme aldığı Risale îî temessüli Cibril’i ve Ahmed Muhyiddin Gülşenfnin Şerhu hadîsi Cibril’i bunlardan bazılarıdır
 
Üst Alt