Son Konu

İslamiyette Tarikatlar

nicebayan

Yeni Üye
Katılım
24 Ara 2016
Mesajlar
378,708
Tepkime
2
Puanları
38
Yaş
35
Web
nicebayan.com
Credits
-1
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Tarikat nedir
İslamda tarikatlar

Tarikat Tasavvufta, Allah'a ulaşmak için tutulan yoldur Bu yol her tarafında yapılan seyahat bir şeyhin öncülüğünde gerçekleşir Her yolun, kurucusu, öncüsü tarafından belirlenen birtakım kuralları, töreleri vardır Hicri 6 (M 12) yüzyıldan başlayarak fazla sayıda tarikat belirlenmiş ve bunlar şubelere, kollara ayrılarak bütün İslam dünyasına yayılmış ve günümüze kadar gelmişlerdir

Mutasavvıflara göre Allah'a ulaşan yollar sayısızdır Herkesin vuslatı ayrı ayrı kaide, yöntem ve yollarla gerçekleşebilir olan yönelmedir Örneğin Kâbe'nin açıklanmış bir yanına bulunmak yok, ona yönelmek önemlidir Kâbe'ye ulaştıran bu yöneliştir bu nedenle mutasavvıflar, Allah'a ulaşan yollar yaratıkların nefesleri sayısıncadır(Necmeddin Kübra), Allah'a ulaşan yollar yaratıkların sayısıncadır(Ebu Bekir Talemsani) ve Allah'a ulaşan yollar yıldızların sayısıncadır(Ebu'lHasan Müzeyyin) derler Bu düşüncelerini de Bizim yolumuzda mücahede edenleri biz yollarımıza ulaştırırız(Ankebut, 2969) ayetine dayandırırlar

Birincil mutasavvıflar, düşünce ve tecrübelerini, çevrelerinde toplanan insanlara aktarmakla birlikte, bugünkü anlamda birer tarikat kurmamışlardı Kendilerine şeyh, şeyhi sohbet ve üstad; çevresine toplananlara da sahip deniliyordu Bir tasavvuf okulu, tasavvuf hareketi sayılabilecek bu kümelenmeler, daha sonraları tarikat olarak adlandırıldı Tasavvuf tarihine ilişkin kaynaklar bu anlamdaki birincil tarikatlar olarak Muhasibiye (Haris Muhasibî, ö 243857), Kassariye (Hamdun Kassar, ö 271884), Tayfuriye (Bayezidi Bistam, ö 234848), Cüneydiye (Cüneydi Bağdadî, ö 297909), Nuriye (Ebu Hüseyin Nuri, ö 295907), Sehliye (Sehl bin Abdullah Tustarî, ö 283896), Hakimiye (Baskın Tirmizî, ö 285898), Harraziye; (Ebu Said Harraz, ö 277890), Hafifıye (Ebu Abdullah bin Hafif, ö 372982), Seyyariye (Ebu Abbas Seyyarî, ö 982) anarlar

Kurumlaşmamakla birlikte düşünceleriyle sonradan artan tasavvuf hayatı ve kurulan tarikatları kayda değer ölçüde etkileyen bu oluşumlardan sonra H 6 (M 12) yüzyıldan başlayarak hakiki tarikatlar doğdular Bu tarikatlarla kurucuları da şöyle sıralanabilir: Yeseviye (Ahmed Yesevî, ö 5621166), Kadiriye (Abdülkadiri Geylanî, ö 5621166), Rifaiye (Ahmed Rifaî, ö 5781182), Medyeniye (Ebu Medyen Şuayb bin Hüseyin, ö 5901193), Kübreviye (Necmeddin Kübra, ö 6181221), Sühreverdiye (Ebu Hafs Ömer Suhreverdî, ö 6321234), Çeştiye (Muinuddin Hasan Çestî, ö 6331235), Şazeliye (Ebu'lHasan Şazelî, ö 6561258), Bektaşiye (Hacı Bektaş Veli, ö 6691270), Bedeviye (Ahmed bin Ali Bedev, ö 6751276), Desukiye (İbrahim Desukî, ö 6931293), Mevleviye (Mevlana Celaleddin Rumî, ö 6721273), Sadiye (Saduddin bin Musa Cebbavî, ö 7001300) Nakşibendiye (Bahauddin Nakşibendî, ö 7911388), Halvetiye (Ömer bin Ekmeluddin Lahicî, ö 8001397) ve Bayramiye'dir (Hacı Bayram Veli, ö 8331429)

Kuralları, yöntemleri farklı olsa da bütün tarikatlarda iki taraflı olan öğeler vardır Zikir (Allah'ın isimlerinin anılması), cefa ve seyru süluk (mutasavvıfın Allah'a içten yaptığı manevi gezi) bunların başında kazanç Pir, piri sani, şeyh, halife, derviş, mürid, inabe (tövbe ederek Allah'a yönelme), biat (şeyhe bağlanma), silsile, rabıta, kollara, şubelere bölünme, istigase (şeyhten takviye isteme), tevessül (şeyhi arabulucu kılma) gibi insanî; şiilik etkisi, işrakilik, batınilik, hurufilik, ricalu'lgayb (evreni idare eden veliler) inancı, farklı alanlara yönlendirilmiş adab ve erkân, melamet gibi fikrîmanevî; vakıf, tekke, dergah, özel giysiler, tarikat ve tarikatlara özgü kimi eşya ve karşılıklı dil gibi bedensel öğeler de tüm tarikatlarda gözlenen karşılıklı özelliklerdir

Her tarikatta kurucu şeyh pir olarak anılır Eğer tarikatın adab ve erkânı sonraki şeyhlerden birisi göre belirlenmişse, bu kişiye piri sani (ikina pir) denir Tarikat örgütlenmesinin merkezinde şeyh bulunur Bu şeyh tarikatın kurucusu değilse, onun veya onu izleyen şeyhlerin halifesidir Her şeyhin Hz Muhammed'e uzanan bir silsilesi vardır Her silsile, geriye doğru dogru, birbirinden icazet bölge kişiler halinde ehli beyt imamlarına, onlardan genel olarak Hz Ali'ye, bazan da Hz Ebu Bekir'e ulaşır ve bu nedenle Hz Peygamber'e bağlanır Silsilesinde Hz Peygamber'den daha sonra Hz Ali'nin yer aldığı tarikatlara Alevî; Hz Ebu Bekir'in yer aldığı tarikatlara da Bekrî tarikat denir Kimi vakit silsilede birbirini hiç görmeyen, arasında süre farkı yer alan kişiler peş peşe gelir Bu durumda, önceki kişinin sonrakini ruhaniyetiyle eğittiği kabul edilir Bu koşul üveysilik olarak tanımlanır

Tarikat etkinlikleri tekke, zaviye, dergâh, hankah, asitane gibi adlarla anılan yerlerde yürütülür Her tarikatın asitane adıyla anılan merkez tekkesi, tarikat pirinin bulunduğu ya da gömülü olduğu tekkedir Tarikata girmek isteyen talibler biat ve inabe adı bahşedilen bir törenle şeyh tarafından tarikata kabul edilir Talib, bu kabulden daha sonra mürid olarak tarikatın kaide ve yöntemlerine göre eğitilerek manevi yolculuğunu (seyru süluk) tamamlar Tarikatın bu kaide ve yöntemlerine adab ve erkân denir Tarikat eğitimini tamamlayan mürid, şeyhin halifesi olma ve onun namına tarikat etkinliğini sürdürme hakkı kazanır Tarikatlarda eğitimin başlıca yöntemi zikir ve çiledir Her tarikatın tac, hırka, kemer ve güya giysileri de diğerlerinden ayrıdır

Tarikatlar zihin sistemleri, zikir biçimleri ve yöntemlerine tarafından farklı alanlara yönlendirilmiş sınıflara ayrılırlar Zihin sistemleri bakımından tarikatlar başer' ve bîşer' olarak ikiye ayrılırlar Başer' (makbul, hak, ortodoks) tarikatlar denildiğinde Kadiriye, Nakşibendiye, Mevleviye gibi sünnî tarikatlar akla kazanç Hurufiye, Kalenderiye, Haydariye ve sonraki Bektaşilik gibi kimi tarikatlar da bîşer' (merdud, batıl, heterodoks) tarikatları oluşturur

Zikir biçimleri açısından tarikatlar dörde ayrılırlar: Kıyamî tarikatlar (turukı kıyamiye), kuudî tarikatlar (turukı kuudiye), hafî tarikatlar (turukı hafiye) ve cehrî tarikatlar (turukı cehriye) Kadirler, Mevlevîler, Halvetler gibi zikirlerini daha fazla ayakta yapan tarikatlara kıyami tarikatlar; Nakşibendîler ve Melamler gibi oturarak yapanlara da kuudî tarikatlar denir Nakşibendîler gibi zikirlerini ses çıkarmadan, gizlice yapan tarikatlar haf tarikatlar; Kadirler gibi sesli olarak, açıktan yapanlar da cehri tarikatlar adını alır Lakin bu fark fazla belli değildir Çünkü zaman zaman benzer tarikatın hem oturarak, ayrıca ayakta (Halvetlik gibi), ayrıca bakımlı, keza de açık zikir yaptığı (Bayramlîlik gibi) görülebilmektedir

Tarikatlar yöntemleri bakımından da ayrı sınıflamalara bağlı tutulur Bunlardan en yaygın olan sınıflamaya göre tarikatlar yöntemleri bakımından tariki ahyar, tariki ebrar ve tariki şuttar denilen üç sınıfa ayrılır Tariki ahyar (hayırlıların yolu), Allah'a ibadet ve takva ile ulaşmak isteyenlerin yoludur Bu yolu tutanlar oruç, namaz, hac ve Kur'an okuma gibi ibadetleri fazla yaparlar Bu yol Allah'a ulaşmak için fazla uzun bir zaman çalışmayı gerektirir bu nedenle, bu yolla Allah'a ulaşanların sayısı fazla azdır Tariki ebrar (iyilerin yolu), Allah'a mücahede ve riyazetle varmak isteyenlerin yoludur Bu yola girenler, iyi huylar edinmeye, gönlünü arındırmaya, kalbini temizlemeye, iç dünyalarını imar etmeye tartı verirler Bu yolla Allah'a ulaşanların sayısı önceki yola tarafından daha fazladır Tariki şuttar (coşkuluların yolu), Allah'a aşk, cezbe ve muhabbetle varmak isteyenlerin yoludur Tariki sairin de denilen bu yol, iradeye alt bir vefat üstüne kurulmuştur Başlıca ilkeleri pişmanlık, zühd, tevekkül, kanaat, uzlet, aralıksız zikir, Allah'a teveccüh, dayanma, murakebe ve rızadır

Tarikatlar, kuruluşlarından itibaren yalnız dinî, tasavvufi bir örgütlenme halinde kalmayarak sosyal, siyasal, kültürel, sanatsal ve askeri birer kurum olarak manâlı görevler yaptılar Fakat 20 yüzyıla içten eski saflıklarını kaybettiler bu nedenle, son dönemlerde şiddetli eleştirilere hedef oldular

Ahmet ÖZALP *
 
Üst Alt