Son Konu

İstanbulun fethi askeri ve siyasi gelişmeler

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
31
Puanları
48
Credits
-6
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
İstanbulun fethi askeri ve siyasi gelişmeler

ticari etkileri
İstanbul'un Fethi ve Avrupa Ticari Faaliyetlerine Etkisi Osmanlı Devleti ’nin uzun donemde gerileyişinin sebepleri uzerinde durulurken yaygın bir kanaat olarak mektep kitaplarına kadar inen Osmanlıların ticarete gereğince onem vermeyişleri zikredilir Osmanlı Turklerinin fetih ve cengaverlikle devlet idaresiyle ilgilendikleri bu iki sahanın dışındaki işleri kendilerine layık gormedikleri sanat ve ticareti zahmetli ve hakir gordukleri bu tur faaliyetleri gayrimuslimlere bıraktıkları yabancı devletlerle imzalanan ticaret anlaşmalarının hep tek taraflı işlediğiTurklerin imparatorluk sınırları dışına cıkmadıkları enerjilerini ticaretin geliştirilmesine sarf etmedikleri ticaretin onların zihin dunyalarında herhangi bir yer işgal etmediği ticaretle ilgili kararlarında yanıldıkları ve ticaret yollarındaki değişmenin farkında olamadıkları gibi duşunceler ile Osmanlının ticaretten uzaklığı vurgulanır

Bu duşunceler Batı muelliflerinin ortaya attığı ancak bizde de benimsenen bir tezdir Ne var ki gerceği yansıtmaktan uzaktır Zira altı yuz yıllık hukumranlık seruveninde uluslararası dengelerde soz sahibi olmuş bir devletin bu başarısını sadece siyasi ve askeri alanda gosterdikleri performans ile acıklamak mumkun değildir Bu başarı buyuk bir iktisadi ve ticari guc ile devamlı beslenmiştir

Osmanlı iyi bir asker ve yonetici olduğu kadar becerikli bir tuccardır aynı zamanda Tuccar toplumda bir kısım askeri zumre mensuplarından daha yuksek bir konuma ve prestije sahip idi Bu durum bile kendi başına Osmanlının ticarete verdiği onemin bir ifadesidir Zaten yoneticiler tuccarların Osmanlı iktisadi duzeni icinde onemli fonksiyonları yerine getirdiklerinin de farkında idiler Bu sebeple tuccarlara geniş hareket ozgurluğu sağlanıyordu Osmanlı'da ticaret kucumsenen ve hor gorulen bir faaliyet değil aksine ovulen bir faaliyet idi Osmanlı vergi sisteminde ticari sektorden daha az vergi alınıyordu Tuccar himayeye mazhardı Osmanlı devlet teşkilatına dair eser yazan Ricaut da Turkler'in tuccarların arılar gibi calışarak kovana bal getirdikleri icin himayeye layık olduklarını soylediklerini kaydeder

Tuccarın himayeye mazhariyetinin ve ticarete gosterilen olumlu bakışın arkasında Osmanlı iktisadi dunya goruşunun iki onemli prensibi bulunuyordu Bunlardan birincisi “ibadullahın terfihi ahvalleri yani halkın refahının artırılması idi Cunku Osmanlı sultanları ibadullaha Allah 'ın bir emaneti olarak bakıyorlardı Dolayısıyla ticaret batılı merkantilist politika uygulayan ulkelerde gorulduğu gibi kendi başına bir amac değil bir arac olarak telakki ediliyordu Bu sebeple halkın refahının artırılması gayesiyle ulke icinde piyasalarda mumkun olduğunca bol kaliteli ve ucuz mal bulundurulmasına calışılıyordu

Diğer bir prensip devlet gelirlerinin en yuksek duzeye cıkarılması idi Devlet ticareti hem gelirini ve dolayısıyla maddi gucunu hem de genel refaha olan katkıları ile de manevi gucunu artırmanın bir vasıtası gorduğu icin surekli himaye ediyordu

Osmanlı'da ticarete verilen onemin gostergelerinden biri de Osmanlı maliyesinin gucunun ticari ve ekonomik gelirlerden beslenmiş olması idi 1512 yılında yalnız Bursa 'da ipek ticaretinden alınan ve merkezi hazineye giden gumruk geliri 43000 1562 yılında Şam 'a getirilen baharattan alınan gumruk resmi ise 110000 duka altın idi 1527 yılında 277 milyon akce olan merkezi devlet butcesi icinde yalnız Bursa ve Şam'ın bu iki gumruk vergisi kaleminden aldığı vergi gelirinin 75 milyon akcenin ustunde olması (1 Venedik dukası 50 akce hesabıyla) yani butce gelirlerinin % 27'sini teşkil etmesi ticaretin Osmanlı maliyesindeki ağırlığını gostermektedir

İş bolumunun gelişmişliği piyasalar ın genişliğini acıklayan bir kıstastır Gelişmiş bir iş bolumu mutlaka yoğun bir ticari faaliyeti gerekli kılar Biri diğeriyle paralel bir şekilde gelişir veya daralır Yapılan bir resmi gecitte İstanbul 'da 735 ceşit esnaf birliğinin katılması Osmanlı'da iş bolumunun Batıyla kıyaslanmayacak derecede ne denli geliştiğini gosterir 17 yuzyılda İstanbul'da yaklaşık 1100 esnaf birliğine bağlı 25000 işyeri bulunuyor ve bu işyerlerinde usta kalfa ve cırak olarak toplam 80000 kişi ortalama ise 34 kişi calışıyordu Diğer taraftan Batı dunyasının en buyuk şehri olan Paris 'te 1313 yılında sadece 157 ceşit zanaat loncası bulunuyordu

Osmanlının ticarete gosterdiği teveccuhun bir başka gostergesi ticari alt yapı yatırımlarıdır Devlet sadece tuccarı ve ticareti himaye etmekle kalmamış gerekli alt yapı yatırımlarına da gereken onemi gostermiştir Başta sultanlar olmak uzere Osmanlı yoneticileri bu yatırımlara yakın ilgi duymuşlardır Orhan Gazi Bursa 'yı aldığı zaman ilk yaptığı faaliyetlerden biri Bedesteni inşaa etmesiydi Fatih İstanbul 'u fethettikten sonra 118 buyuk dukkandan ve etrafında 984 ticarethanesi bulunan bugunku Kapalıcarşı'yı inşaa etmiştir Balkanlarda Filibe Saraybosna Uskup ve Selanik gibi Osmanlı şehirlerinin hemen hepsinin buyuk bedestenleri var idi Evliya Celebi Sivas 'ı anlatırken 1000 dukkanlı buyuk bir bedesteni olduğundan soz eder Seyyahımız Konya 'da 1900 dukkanın 26 bekar hanının Kayseri 'de iki bedestenin bulunduğunu anlatır Ulkeyi baştan başa saran han mahzen kervansaray kapan ve kapalı carşılar gibi ticari muesseselerin yanında belirli aralıklarla kurulan panayırlar sayesinde yoğun bir ticari mubadele hukum suruyordu Bir kısmı gunumuze intikal eden bir kısmının da kalıntılarına rastladığımız ticaret yolları uzerine kurulu han ve kervansaraylar uzun mesafe ticaretinin gelişmesi maksadıyla inşaa ediliyor ve bu yolların guvenliği de derbentci adı verilen yarı askeri bir teşkilat tarafından sağlanıyordu

Osmanlı sultanlarının ulkede ticari faaliyetlerin azamileştirilmesi yonunde muracaat ettikleri politikalardan biri de tuccar ve zenaatkarlar zumresini başta İstanbul olmak uzere buyuk Osmanlı kent merkezlerine toplamasıdır Fetihden sonra Bursa 'dan İstanbul'a varlıklı tuccarların gelip yerleşmesi sağlanmış 1477 yılında Kefe 'den 267 zengin tuccar ailesi İstanbul'a getirilmiştir Yavuz Kahire ve Tebriz 'den cok sayıda ilim adamı tuccar ve zanaatkarı İstanbul'a getirmiş idi İspanya 'da Katolik taassubundan ve engizisyon zulmunden kacan Yahudilere kucak acılması da sebepsiz değildir 1535 yılında bu goc sayesinde Selanik ’te Yahudi ailesinin sayısı 8070'i buluyordu Bu sayede Selanik devletin en zengin ve hareketli merkezlerinden biri haline gelmiş idi

Devletin coğrafi konumu da bolgesel ve milletlerarası ticaretin gelişmesinde onemli rol oynamıştır Doğu ulkeleri ile Batı ulkeleri arasında bir kopru gorevi goruyordu Ozellikle Doğudan Batıya giden buyuk uluslararası ticaret yollarının Osmanlı ulkesinden gecmesi ticari mubadele hacmini geniş tutuyordu Osmanlılar bu elverişli coğrafi konumdan azami olcude faydalanmaya calışıyorlardı

Selcukluların uyguladıkları serbest ticaret politikalarını Osmanlılar da aynen uygulamışlardır İstanbul uluslararası bir ticaret merkezi huviyetine burunmuş idi Dunyanın her tarafından buraya mal geliyor ve aynı yoğunlukta mal cıkışı yapılıyordu İstanbul bir mide kent olduğu kadar bir antrepoydu aynı zamanda İstanbul'un yanında İzmir Antalya Alaiye Trabzon Kefe Akkerman ve Selanik gibi kıyı kentlerin yanında Edirne Bursa Halep Şam Erzurum gibi kentler dış ticarete yonelik merkezler idiler Evliya Celebi Trabzon'u anlatırken deniz ve kara yoluyla Ozakof Kazakistan Mingrelia Cerkezistan Abaza ve Kırım ile ticaret yapan tuccarlarından soz eder ve bunların şehir sakinleri icerisinde bir zumre teşkil ettiğini belirtir Araştırmalar bir cok Osmanlı ticaret gemilerinin Mısır Kuzey Afrika Kuzey Karadeniz'de ticari seyahatlere cıktıklarını XVIXVII yuzyıllarda Osmanlı Devleti ’nde Hindistan ve Cin ile ticaret yapan zengin bir tacir sınıfın bulunduğunu gostermektedir

Uluslararası ticaretin gelişmesinin bir aracı olarak yabancı tuccarlara ayrıcalıklar tanınıyordu Kapitulasyon adı verilen ayrıcalıkların arkasında başta ulkeye yabancı tuccarı cekme kaygısı yatıyordu Uygulanan kapitulasyon politikası ile uc temel amac gercekleşmiş oluyordu Bunlar; ulke uretiminin ihtiyac fazlasına talep oluşturmak ic piyasada talep edilen yabancı malların girişini sağlamak ve gumruk vergisi elde etmek idi Ayrıca Avrupa 'da muttefik ulke sayısının artması ve bu ulkeler arasında rekabetin oluşturulması gibi bazı siyasi kazanımlar da elde ediliyordu Kapitulasyonların verilmesinin bir başka yonu de uluslararası yeni ticaret yollarının keşfi ile 16 yuzyılda okyanuslara kayma eğilimine giren Avrupa transit ticaretini Akdeniz'de tutma gibi bir amacı taşımasıdır

Yabancı tuccarlara tanınan ayrıcalıklar sadece Osmanlının muracaat ettiği bir yontem değildi Doğu ve Batı aleminin zaman zaman uyguladıkları bir yontem idi Mesela Memluklular Fransa tuccarlarına ayrıcalık tanımış idi Osmanlılar bunu devam ettirdiler Diğer taraftan Batıda İngiltere ’nin Hansa birliğine bağlı şehir devletlere tanıdığı ayrıcalıklar 16 yuzyıl sonuna kadar surmuş idi

Kapitulasyonların ulkenin dış ticaretinde odemeler bilancosu acıklarına neden olduğu ic imalatı ve uretimi baltaladığı dış ticaret sahasından Turk tebaanın cekilerek yabancıların ve icerde azınlıkların egemenlik kazanmalarının teşvik edildiği yonundeki 18 ve 19 yuzyıllara ait gozlemler ve kanaatler erken donemler icin varit değildir Zira Bursa 'da Turk tuccarlar tarafından Mısır İran Venedik ve Fransa ile ticaret yapan buyuk firmalar kurulması ve bu alana buyuk paraların yatırılmış olması Osmanlıların milletlerarası ticarette rol almadıkları iddialarını gecersiz kılmaktadır Yine Kefe 'ye ait ticari istatistikler Turklerin milletlerarası ve bolgeler arası ticarette etkin rol aldıklarını gostermektedir Venedik'de bir Turk ticaret merkezinin bulunması ve bu merkezin başlarda sadece Musluman Turkler ’e tahsis edilmesi bazı İtalyan şehirlerinde iş yapan Turk tuccar ve esnafına rastlanması Ankara ’dan sof ve muhayyeri alıp Dubrovnik ve diğer batı ulkelerine pazarlayan tuccarların bulunması Ankona ’dan (İtalya ’nın Kuzeyi) ithalat yapan Musluman Osmanlı tuccarlarının gorulmesi Hindistanlı tuccarlar ile ortaklık kuran Galata tacirlerinin varlığı Turklerin dış ticarette yalnız yabancılara ve azınlıklara dayanmadığını gostermektedir

Aynı şekilde kapitulasyonların erken donemlerde ic uretim uzerinde olumsuz etkileri gorulmemekte idi İnalcık hoca kapitulasyonlara rağmen ic imalat ve uretimin yabancı mallara karşı uzun sure başarıyla rekabet ettiğini ithal malların yunlu kumaş madenler ve kağıt gibi bir kac kaleme inhisar ettiğini yıkıcı rekabetin ancak Batıda sanayi inkılabı ortaya cıktıktan sonra 19 yuzyılın ortalarına doğru gorulduğunu belirtir

Aslında iktisadi hayatı etkileyen işsizliği artıran imalatı yavaşlatan ve uretimi duşuren en onemli unsur kapitulasyonlar değil yabancı tuccarların piyasadan cekilmiş olmalarıdır Yabancı tuccarların piyasadan cekilmesinde milletlerarası ticaretin yon değiştirmesinin rolu bulunuyordu Umit Burnu 'nun keşfi ile Doğu ticareti Hint okyanusu ve Atlantik'e kayıyor Amerika 'nın keşfi ile de bu kıta ile artan oranda ticaret gelişiyordu Dolayısıyla Akdeniz butun direnmelerine rağmen eski onemini zamanla kaybedecektir Bu gelişmeler sadece Osmanlıyı etkilemeyecek Ortacağ boyunca Avrupa 'nın sınai ve ticari merkezi olan İtalya 'yı ve Kuzey Almanya'nın Hansa şehirlerini etkisi altına alacaktı

Osmanlıların Mısır Bağdad Basra ve Aden 'in fethi ve Hint denizine duzenlediği seferler ile dunya ticaret yollarındaki değişmenin YakınDoğu uzerindeki yıkıcı etkilerini ortadan kaldırmak icin uzun sure mucadele ettiğini biliyoruz Transit ticareti tekrar Yakındoğuya yoneltmekte başarı sağlanmış ve 16 yuzyılın başında kesintiye uğrayan transit ticaret yuz yılın ortalarından itibaren tekrar canlandırılmış idi

XV yuzyılda Avrupa 'da ticari faaliyetlerin gerilemesinde Osmanlı futuhatının İstanbul 'un zabtının Hıristiyan tacirlere gosterilen husumetin menfi etkisi olduğu karayoluyla Hind ve Cin ticareti yapmanın imkanı kalmadığı bu sebeple bir deniz yolu aranmasına gidilerek Hind deniz yolunun ve Amerika 'nın bulunmasına neden olduğu yonundeki fikirler de gerceği yansıtmaktan uzaktır Batıda atılan bu fikirlere yine batılı bilim adamları karşı cıkmaktadır Avrupa İktisat Tarihi adlı eserin sahibi Herbert Heaton keşiflerden once Şark mallarının Avrupa'da eksilmediğini ve biber fiyatının da duştuğunu belirtir Konu hakkında Fuad Koprulu uzun mutala ’alar yuruterek iddianın yanlışlığını ortaya koymuştur

Ortacağ Avrupa ’sına bakıldığında 1348 yılında ortaya cıkan Kara Veba felaketi nufusun dortte birini yok etmiş nufusta azalmanın da etkisiyle uretim ve ticaret hacmi eskisi gibi buyuyememiştir 1453 yılında İstanbul Turklerin eline gecmekle birlikte 1450 ’lerden itibaren Avrupa'da ekonomik toparlanma gorulecektir İstanbul'un fethi bir kesintiye sebep olsaydı ekonomik toparlanma yerine duşuş olurdu 15 yuzyılın onemli bolumunde duraklayan ihracat 1500 lerde 14 yuzyılda ulaştığı en yuksek noktaya erişecektir 1433 yılında Otuz Yıl Savaşlarının sona ermesi Fransa 'yı icerde toparlanmaya ve Doğu Akdeniz'de olmak uzere dış ticarete yonelmesine imkan sağlamış 1485 yılında İki Gul Savaşı'nın sona ermesi İngiltere 'ye barış getirmiştir Avrupa'nın hızlanan ticaretinde Portekiz gemilerinin Hindistan'a ulaşmasından once geniş bir pazar haline gelen Anvers'in yanında Lyon Cenevre Amsterdam Lizbon Londra ve Bristol da bulunuyordu Dolayısıyla deniz keşifleri tek başına bu toparlanmayı izahda yetersizdir ve deniz keşiflerinin etkileri buyuk olcekli olmayacak kadar yavaş olmuştur Zira Afrika Doğu ve yeni Dunya ile yapılan ticaret Avrupa ici ticarete gore sınırlı kalmıştır 18 yuzyılda bile bolgeler arası ticaret Avrupa urunlerine cok ağırlıklı bir şekilde dayanmaktadır Asıl itici guc Avrupa'nın icindeki icatlar ve iyileştirmelerden gelmektedir

Osmanlı ticaret politikalarından ithalatın serbest ihracatın gerektiğinde kısıtlanması durumu akla şu soruyu getiriyor; Osmanlı odemeler dengesi oyleyse devamlı acık veriyordu Bu sorunun Doğu icin kısmen doğruluğu vardır Fransız tarihci Braudel'in de işaret ettiği gibi Akdeniz bolgesinin Doğu ile yaptığı ticarette odeme acığı verdiği ve bu acığı Sudan ve Fas yoluyla Afrika'dan sağlanan altın ihracıyla finanse ettiği bilinmektedir Osmanlılar Doğu ile olan ticaretlerinde acık vermemek icin ceşitli tedbirlere baş vuruyordu Bu tedbirlerden biri Osmanlı ulkesine mal ile gelen tuccarın ulkesine yine mal ile donmesi ilkesi idi Bu ilkenin korunmasına dikkat edilmiştir Muhimme defterlerinde Doğu'dan gelen tuccarın bu ilkeye uymayarak para ile donmek istediği ancak buna musaade edilmediğine dair bol ornekler bulunmaktadır Ancak Osmanlının Batı ile olan ticaretlerinde uzun sure acık vermediğini biliyoruz The Levant Company'nin kayıtlarına bakılırsa kumpanyanın ilk yıllarında Osmanlı ile ticarette denge sağlanmış fakat bazan acık verilmiş ve bu acıklar nakdi olarak odemek zorunda kalınmış idi 17yuzyılın ortalarında durum değişmiş Osmanlı dış ticaret rakamları kumpanya lehine acık vermiştir Ancak genel itibariyle 18 yuzyılın ortalarına kadar Osmanlı dış ticareti fazla vermeye devam etmiştir

Hatta Osmanlı sanayisine bakılırsa 18 yuzyılın sonuna gelinceye kadar ic pazar ihtiyacının otesinde yabancı ulkelere ihracat yapabilecek derecede idi Mesela bu tarihte ulkenin ihtiyac duyduğu başlıca pamuklu ve ipekli mamulat kendi uretimiyle temin edildiği gibi bu maddelerden bir hayli ihracat da yapılıyordu Bu konuda Fransa ile Osmanlı dış ticaret rakamları bizi aydınlatmaktadır Masson'a gore 1788 yılında Fransa Osmanlı'dan 23 milyon livre kıymetinde pamuklu bez pek ağır gumruk vergilerine rağmen 1789'da 187000 livreye ulaşan ipekli mensucat ithal etmiştir Aynı yıllarda Osmanlı'ya ihrac edilen pamuklu bezin kıymeti senede 42000 livreyi aşmamıştır

Osmanlının değiştirmeye calıştığı bir uzun donemli trendden (eğilim) soz etmek gerekir Osmanlının kuruluş yılları bu trendin Musluman Yakın Doğu ile Batı arasında oluşmaya başladığı doneme tekabul eder 13 ve 14 yuzyıllarda mubadelenin yapısında mal bileşimi ve vasıtalarında ortaya cıkan değişme bariz bir şekilde gorulur Hatta bu değişme 12 Yuzyı la kadar indirilebilir

Avrupa bu doneme kadar İslam dunyasının talep edebileceği cok az şeye sahipti Avrupa'nın Doğu'ya ihracatı kole ve kıymetli madenlerden ibaretti Doğu Akdeniz ise Avrupa'nın yuksek sınıflarının talep ettiği mamul malları ihrac ediyordu Batı dunyasının Musluman Yakındoğu'dan ve diğer Doğu dunyasından iktibas ettiği teknoloji ve organizasyon şekilleri sayesinde bu yapı değişime uğrar Daha once esir kereste demir vb ham maddeler karşılığında Yakındoğu'dan satın aldığı madeni eşya dokuma cam sabun kağıt gibi sınai malları artık kendisi imal etmeye ve Yakındoğu'ya satmaya karşılığında hammadde almaya başlar Avrupa artık satmak icin yeni mallara sahipti Batı'nın ihracatı zamanla işlenmiş ya da mamul mallardan ibaret olmaya başlarken İslam dunyası Avrupa'ya ipek ve baharat yanında Anadolu 'dan ham şap ile Kuzey Afrika 'dan ham yun ve hububat sağlıyordu

Sektorel ve bolgesel farklılıklar gorulse de uzun sureden beri devam eden bu değişme trendi Osmanlı Devleti ’nin doğduğu yıllarda oldukca netleşmiş idi Osmanlı kendisini boyle bir trendin icinde buldu Osmanlılar bu trendi pasif bir şekilde kabul etme yerine değiştirmek icin mucadele ettiler ve tedrici bir surette değiştirmeye başladılar Rumeli ve Anadolu 'da acık pazar politikalarına son vererek daha faal ve korumacı bir politika izlediler Bizans 'dan alınan bolgelerde İtalyanLatin nufuzunu kırdılar imtiyazlarını ortadan kaldırdılar Galata ve Kefe 'de Ceneviz hakimiyetine son verdiler Karadeniz'i acık pazar olmaktan cıkararak Osmanlı ic pazarı haline getirdiler İthal edilen mallarda vergi yuku artırılan mallar dışında serbestiyi bozmadılar ic pazar ihtiyacı karşılanmadan ihracata izin vermediler Bu durum yerli sanayiin gelişimine hammadde bolluğu meydana getirerek katkıda bulunmuştur Dış ticarette vergilendirmede Musluman tebaa lehine duzenlemelere gidilerek yabancılara % 57 yerli gayri muslimlere %34 Muslumanlara ise %23 gibi duşuk gumruk tarifeleri uygulanmıştır

Osmanlılar Batı ile Doğu arasında oluşan bu trendi değiştirmek icin gayret gostermelerine rağmen buna muvaffak olamadılar 18 yuzyılın ortalarına kadar meydana gelen değişmeler karşısında direnen Osmanlı daha sonra Batıdaki hızlı gelişmelere karşı direnci zayıflamış ancak Batı'nın somurgeleştirme ve somurge tipi ticaret politikalarına alet olmamıştır1
 
Üst Alt