Son Konu

Mimar Sinan Performans Odevi

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
29
Puanları
48
Credits
-6
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Mimar Sinan donem odevi



Mimar Sinan hakkında bilgi performans odevi


Dunyanın en buyuk mimarlarından biridir Kayseri'nin Ağırnas koyunde doğmuştur, 17 Temmuz 1588'de İstanbul'da da olmuştur Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir Ailesine ve yaşamına ilişkin kimi zaman yetersiz ve celişkili bilgiler, cağdaşı Sai Mustafa Celebi'nin onun ağzından yazdıklarına, mimarbaşı olduğu donemden kalan yazışmalara, kendi vakfiyesine ve yazarı bilinmeyen belge ve kitaplara dayanmaktadır Kaynaklara gore Sinan, I Selim (Yavuz) padişah olduktan sonra başlatılan ve Rumeli'de olduğu gibi Anadolu'dan da asker devşirmeyi ongoren yeni bir uygulama uyarınca 1512'de devşirilerek İstanbul'a getirildi Orduya asker yetiştiren Acemi Oğlanlar Ocağı'na verildi, 1514'te Caldıran Savaşı'nda 15161520 arasında da Mısır seferlerinde bulundu İstanbul'a donunce Yeniceri Ocağı'na alındı I Suleyman (Kanuni) doneminde 1521'de Belgrad, 1522'de Rodos seferlerine katıldı, subaylığa yukseldi 1526'da katıldığı Mohac seferinden sonra zemberekcibaşı (baş teknisyen) oldu 1529'da Viyana, 15291532 arasında Alman, 15321535 arasında da Irak, Bağdat ve Tebriz seferlerine katıldı Bu son sefer sırasında Van Golu'nun ustunden gececek uc geminin yapımını başarıyla tamamlaması uzerine kendisine haseki unvanı verildi 1536'da Pulya (Puglia) seferlerine katıldı 1538'de yer aldığı Karabuğdan (Moldovya) seferi sırasında Prut Irmağı ustunde yaptığı bir kopruyle dikkatleri ustune cekti Bir yıl sonra mimar Acem Ali'nin olumu uzerine onun yerine sermimaranı hassa (saray baş mimarı) oldu Gunumuzdeki bayındırlık bakanlığına eş duşen bu gorevi olumune değin surdurdu Mimar Sinan, Osmanlı İmparatorluğu'nun en guclu olduğu cağda yaşamıştır I Suleyman (Kanuni), II Selim ve III Murat olmak uzere uc padişah doneminde mimarbaşılık etmiş, imparatorluğun gucunu simgeleyen mimarlık başyapıtlarının tasarlanıp uygulanmasında birinci derecede rol oynamıştır Etkisi olumunden sonra da surmuş, her donemde saygınlığını korumuştur Ataturk ona ilişkin bilimsel araştırmaların başlatılmasını, onun bir heykelinin yapılmasını istemiştir 1982'de İstanbul'daki Devlet Guzel Sanatlar Akademisi cekirdek olmak uzere oluşturulan yeni universiteye onun adı verilmiştir Sinan'ın yetişmesine ilişkin doyurucu bilgi yoksa da, dulgerliği Acemi Oğlanlar Ocağı'nda oğrendiği sanılmaktadır Acemi Oğlanlar, başka işlerin yanı sıra yapı işlerinde de gorevlendirilirlerdi Sinan daha sonra ordunun yapı gereksinimini karşılayan birimlerinde gorev almış, buradaki calışmalarıyla one cıkmıştır Gerek ordunun bu birimleri tarafından ustacırak ilişkisi icinde gercekleştirilen yapım ve onarım calışmaları, gerek orduyla birlikte gittiği yerlerde gorme olanağı bulduğu yapılar, Mimar Sinan'ın eğitiminin parcası olmuştur Ceşitli kaynaklara gore Sinan 84 cami, 52 mescit, 57 medrese, 7 okul ve darulkurra, 22 turbe, 17 imaret 3 daruşşifa, 7 su yolu kemeri, 8 kopru, 20 kervansaray, 35 koşk ve saray, 6 ambar ve mahzen, 48 hamam olmak uzere sayılamayanlarla birlikte uc yuz elliyi aşkın yapı gercekleştirmiştir Elli yıla yakın bir sure!Osmanlı İmparatorluğu'nun mimarbaşılığını yapmış olmasına karşın, bunların hepsini onun tasarlayıp uygulamış olduğunu soylemek guctur Coğunluğu İstanbul'da olmak uzere imparatorluğun her yanına dağılmış bulunan bu yapıların bir bolumunu oğrencileri ya da ona bağlı mimarlar orgutu yapmış olmalıdır Bunların arasında onarımlar da vardır Bu tur sayılar Sinan'a gosterilen saygıyı ortaya koyar Onun asıl onemi, yapılarında gercekleştirdiği deneyler ve getirdiği yeniliklerle OsmanlıTurk mimarlığını klasikolarak adlandırılan doruğuna ulaştırmasındadır
Sinan mimarbaşılığından once de askeri amaclı olmayan yapılar tasarlamış ve uygulamış olmalıdır Ama ilk onemli yapıtı İstanbul'da ki Şehzade (Mehmed) Camii'dir Kendisinin cıraklık donemi yapıtı olarak nitelendirdiği bu cami, dort ayağın taşıdığı ve dort yarım kubbenin desteklediği bir kubbe ile ortuludur Dış gorunuşlerin kitlesel etkisi azaltılmış, icerde ise daha aydınlık bir mekan oluşturma yoluna gidilmiştir Onu izleyen Uskudar'daki Mihrimah Sultan Camii'nde ise yarım kubbelerin sayısı uce indirilerek daha rahat bir ic mekan araştırılmıştır OsmanlıTurk mimarlığının en onemli yapılarından biri Suleymaniye Camii ve Kulliyesi'dir Sinan kalfalık donemi yapıtı olarak adlandırdığı bu yapıda İstanbul'daki Bayezid Camii'nde kullanılan taşıyıcı sistemi yinelenmiş, dort ayak ustune oturan kubbeyi girişmihrap yonundeki yarım kubbelerle desteklenmiştir
Bu, Ayasofya ile ortaya atılan struktur sorunun, onun tarafından bir kez daha ele alınışıdır Suleymaniye, darulkurrası, daruşşifası, hamamı, imareti, altı medresesi, dukkanları ve Kanuni Suleyman ile Hurrem Sultan'ın turbeleriyle buyuk bir alana yayılmış kentsel bir duzenlemedir ve Turkler'in dinsel yapılara toplumsal hizmet yapısı iceriği katmalarının en onemli orneğidir Kubbe ve yarım kubbeler, yuklerini, uyumlu gecişlerle bir sonrakine iletirler Yapı bu duzenden gelen bir dinginlikle, İstanbul'un Halic'e bakan tepelerinden birinde yer alır Donemin onde gelen tum sanatcılarının katkıda bulunduğu Suleymaniye, her ayrıntısıyla bir butun olarak ele alınmıştır Yedi yıl gibi kısa bir surede bitirilmiş olması Sinan'ın mimarlıkta olduğu kadar orgutleme alanındaki dehasını da ortaya koyar Yapının yapıldığı doneme ışık tutan muhasebe defterleri de gunumuze kalmıştır Sinan yapı ile catı ortusu icin en yetkin taşıyıcı sistemi, en yetkin bicimi bulmak yolunda deneyler yapmış, hatta zaman zaman gecmişte kullanıp sonra terkedilen yontemleri yineleyerek bunların nasıl ileri goturulebileceğini araştırmıştır Kimi zaman bu tur deneyleri birbirine koşut olarak surduğu de gorulur İstanbul'daki Sinan Paşa Camii gibi kimi yapıları, kubbeyi altıgen bir plana oturtmayı denemesiyle Edirne'deki Uc Şerefeli Cami'yi anımsatır Edirnekapı'daki Mihrimah Sultan Camii'nde olduğu gibi ana mekanı tek bir kubbeyle orten camileri, erken Osmanlı donemi camilerini duşundurur Denemelerinin en ilginclerinden biri gene İstanbul'daki Piyale Paşa Camii'dir Burada kokenleri erken Osmanlı doneminden de onceye giden ve yapıyı cok sayıda kucuk kubbe ile orten cok ayaklı cami şemasını ele almıştır Butun bu deneyler onu başyapıtlarından birine, Edirne'deki Selimiye Camii'ne goturdukleri icin onemlidir Sinan ustalık donemi yapıtı olarak nitelendirdiği bu camide daha once İstanbul'daki Rustem Paşa Camii'nde cozmeye calıştığı bir sorunu, yani kubbeyi sekizgen bir plan ustune oturtma duşuncesini uygulamıştır Boylece, taşıyıcı ayaklar incelmekte, yukleri ileten oğelerin kuculmesiyle de kubbe, yapıdaki en onemli mekan belirleyici oğe durumuna gelmektedir Sinan burada 31 m'yi gecen capıyla en buyuk kubbesini gercekleştirmiştir Kulliye'nin oteki yapıları camiye gore arka planda tutulmuştur Selimiye, strukturunden mekan oluşumuna, oranlarından suslemelerine kadar Klasik donem OsmanlıTurk mimarlık bireşiminin dilini ortaya koyan, kurallarını belirleyen cok onemli bir başyapıttır Sinan, oteki yapıtlarında da araştırıcılığını surdurmuştur Turbeleri buna ornektir Şehzade Mehmet Turbesi'nde dilimli kubbe kullanmış, alışılmadık olcude suslu bir yuz duzenlemesine gitmiştir Kanuni Suleyman Turbesi'nde de ic mekan ile dış gorunuş arasında bir denge kurmak amacıyla ortu olarak, OsmanlıTurk mimarlık geleneğinde cok sık kullanılmayan cift yuzlu kubbeyi secmiş, ic kubbeyi yapının icindeki ayaklara, dış kubbeyi de dış duvarlara taşıtmıştır II Selim Turbesi'nde ise geleneksel altı ya da sekizgen plan yerine, yapı oğeleri arasında karşıtlık yaratan, koşelerin kesik kare planını secmiştir Sinan'ın, denemeci tutumunu oteki işlevlerde de surdurduğu gozlenir Her zaman işleve, taşıyıcı sisteme, yapının bulunduğu yere gore en uygun olacak bicimi araştırmıştır Yola cıkış noktası geleneksel bicim ve plan şemaları olmasına karşın, bunlara katı bir bicimde bağlı kalmamış, koşulların gerektirdiği yerlerde yeni bicimlere yonelmiş, boylece eski ile yeni arasında bir bağ oluşturabilmiştir Sinan'ın yapıları mimarlık bakımından olduğu kadar muhendislik bakımından da onem taşır Bu nedenle ser mimaranı cihan ve muhendisanı devran dunyadaki mimarların ve zaman icindeki muhendislerin başıdiye anılmıştır Yapılarının coğunun 400 yıl sonra bile ayakta duruyor, hatta kullanılıyor olması, onların taşıyıcı sistemlerine olduğu kadar temellerine de ozen gosterilmiş olmasındandır Sinan'ın muhendis yanı su yollarıyla koprulerinde ortaya cıkar Bunlarda zamanının sahip olduğu tum muhendislik bilgilerini uygulamış, hatta kimi zaman onları aşan, ileri goturen tasarımlar gercekleştirmiştir İstanbul'un su sorununu cozmekle gorevlendirilmiş, bentleriyle, tunelleriyle, su yolları ve su yolu kemerleriyle, biriktirme ve dağıtma yapılarıyla uzunluğu 50 km'yi aşan ve Kırkceşme adıyla bilinen su yapılarını gercekleştirmiştir Suleymaniye Kulliye'sine 53 milyon akce harcanırken Kıkceşme yapılarına 43 milyon akce harcanmış olması da zamanında bunlara verilen onemin bir başka gostergesi olmaktadır Sinan, koprulerini de en az oteki yapıtları kadar onemsemiş, toplam uzunluğu 635,5 m'yi bulan Buyukcekmece Koprusu ile sağlam olduğu kadar guzel de olan bir yapıt diye ovunmuştur En geniş acıklığı ortecek kubbeyi, en ince ve uzun minareyi araştırmak, boyle bir minaredeki şerefelere birbirleriyle kesişmeyen uc merenle cıkmayı denemek, bu muhendislik dehasının yaratıcılığını ortaya koyan orneklerdir Mimarlık, kimi zaman, icinden cıktığı toplumun genel yapısıyla uyum icinde olan bir butunluğe erişir Bu, kendi gununun gereksinmelerini kendi olanaklarıyla karşılayan, ama gecmişin deneyim ve anılarını da iceren bir bireşimdir Yapı gerecleri, yapım yontemleri, elde edilen bicimlerle ve onlar da yereliklimsel koşullarla uyum icindedirler Bunları birbirlerinden ve icinde bulundukları toplumsal koşullardan soyutlamak olanaksızdır Ortaya cıkan bicimler toplumun buyuk bir coğunluğunca benimsenen simgelere donuşur Toplumu neredeyse yapılarıyla ozdeşleştirmek olasıdır Bu yalnız belli bir yere ve cağa ozgu, başka bir benzeri olmayan bir mimarlık demektir İşte Mimar Sinan boyle bir surec icinde yer almaktadır Tek tek yapıtlarından cok, mimarlığı uyumlu ve kendi icinde tutarlı bir bireşime goturme yolundaki calışmalarıyla onem taşır OsmanlıTurk mimarlığı onunla birlikte bireşim surecini tamamlamış, arayış aşamasından klasik donemine gecmiştir Bu geciş, bicim olarak kubbeyi, duzenleme ilkesi olarak da merkezi planlı yapıyı anıtsal bir mimarlığın en onemli oğesi olan kubbeyi ve ona bağlı taşıyıcılar sistemini en yalın ve acık bicimde kullanıp onu anıtsal mimarlık duzenlemelerinin cekirdeği durumuna getirmek OsmanlıTurk mimarlığının dunya mimarlığına bir katkısıdır Boylece hem Doğu, hem Batı ile ilişki icinde olan, Anadolu ve Akdeniz kulturlerine sahip cıkan bir OsmanlıTurk İslam mimarlık bileşimi ortaya cıkmıştır
 
Üst Alt