bilgiliadam
Yeni Üye
Osmanlilarda Eğitim Oğretim Faaliyetleri
Osmanlilarda Eğitim Oğretim Faaliyetleri Neler
Islam ulkelerindeki ilmi hayatin gelismesinde XI asrin mustesna bir yeri vardir Zira bu asirdan itibaren sistemli bir egitim ve ogretim mahalli olarak medreseler, halkin kulturel ve dini anlayis bakimindan yetisip gelismesinde faal bir rol oynamaya basladilar Osmanlilar doneminde ise medreseler, hem program,hem de mimari sahada buyuk bir yenilik ve ilerleme kayd ettiler Bu bakimdan, Osmanli sehirlerinin fiziki gelismesinde de medreselerin onemli bir yeri oldugu soylenebilir
Osmanlilar, medrese egitimi ve dolayisiyla ilim ve bu sahanin adamlarina deger verdiklerinden, bunlarin tahsil ve egitim konusunda karsilasabilecekleri her turlu sikintiyi ortadan kaldirmaya calismislardi Bu devlette ilim ve mensuplarina itibar edilip saygi gosterildigi icin Iran, Turan, Horasan, Dagistan, Hindistan, Buhara, Haleb, Sam, Misir ve Karaman gibi bircok Islam ulkesinden bilginler Istanbul'a akin etmisti Bu akin sebebiyle devletin merkezi olan Istanbul, yavas yavas Islam dunyasinin ilim merkezi haline gelir
Osmanlilar, medreselerdeki egitim ve ogretim faaliyetlerini vakiflar vasitasiyla devam ettirdiler Fatih Sultan Mehmed'in, Istanbul'u feth eder etmez Sahni Semanmedreselerini tesis ettirmesi ve bunlarin giderlerini saglamak icin vakif kurmasindan sonra, devlet merkezi oldugu gibi ilim merkezi haline de gelen Istanbul'da basta hukumdarlar olmak uzere sultanlar, vezirler, ilim adamlari, bazi saray mensuplari ve maddi durumu iyi olan halk tarafindan pekcok medrese insa olunmustu Yalniz Mimar Sinan'in bas mimarligi sirasinda Istanbul'da insa edilen medreselerin sayisi, 6'si Suleymaniye medreseleri olmak uzere 55'i bulmaktadir XVII asrin son ceyregi basinda ise Istanbul'daki medrese sayisinin 126'ya ulastigi gorulmektedir Fetihten XIX asra kadar Istanbul'da insa edilen medrese sayisi 500'u asmaktadir Ancak bunlarin buyuk bir kismi yangin ve deprem gibi tabii afetlere maruz kalarak yikilip yok olmus veya terk edilmistir
Orta ve yuksek ogretimi gerceklestiren Osmanli medreselerinin ilki, Orhan Gazi tarafindan 731 (1330) tarihinde Iznik'te acilmisti Orhan Gazi, bu medrese icin vakiflar kurmustu Geliri, medrese, muderris ve talebeye tahsis edilen vakif koyler, her turlu Tekalifi Orfiyyeden (Orfi vergiler) muaf idiler Nitekim Orhan Gazi'den cok daha sonraki tarihlere uzanan 27 Cemayizelevvel 1136 (23 Subat 1724) tarihli bir arz(arsiv belgesi), Iznik'e bagli Kozluca Koyu'nun, adi gecen medreseye vakfedildigini gostermektedir
Ilk donem Osmanli ilim hayati hakkinda bilgi veren D'Ohsson'a gore Osmanli Devleti'ndeki ilmi faaliyetler, daha Osman Gazi doneminde baslamisti O, bu konuda su bilgileri vermektedir: Osman Gazi, Sogut'te yeni imparatorlugun temelini atarken hazine ve silah ile beraber ilmi ve kulturel faaliyetlere karsi da gayet mutesebbis idi Ilmi yonden ilerlemeyi ve en azindan eski medreseleri olduklari gibi muhafaza etmeyi arzu ederdi Veliahdi ve oglu Orhan Gazi, Iznik'te imparatorluk camiini yukseltirken orada bir de, bir asri mutecaviz bir zaman boyunca Osmanli medreselerinin en yuksegi olarak bakilacak olan bir medrese yaptirdi Yeni kurulmus (7311330) ve kendi ismi ile adlandirilmis olan bu medresenin idaresi, Islam alemindeki diger butun medreseler gibi muderris titri altinda Seyh Davudi Kayseri'ye verildi
Iznik, bir ilim merkezi olarak onemini XV yuzyilda da korumus ve bu yuzden sehre alimler yuvasiunvani verilmisti Iznik Medresesinin yetistirdigi unlu alimlerden biri de Osmanlilarin ilk Seyhulislami Molla Fenari'dir Osmanlilarin, ilk birbucuk asir icinde yaptirmis olduklari medreselerin derece ve sinif itibariyle en muhimleri Iznik, Bursa ve Edirne'de idi Devletin kurulusu esnasinda Iznik Medresesi, beyligin birinci sinif medresesi idi Bu medresede yapilan egitim ve gorulen ogretimin derecesi hakkinda kesin bir bilgiye sahip olmamakla beraber, muderrisligine (Ogretim Uyeligi'ne) tayin edilmis olan sahislar, bunlarin hayatlari ve eserleri, dolayisiyla ilmi kapasiteleri tedkik edilecek olursa bu medresenin oldukca yuksek seviyede bir egitim ve ogretim kurumu oldugu dusunulebilir Gercekten Kahire'de ihtisasini yapip memleketine donen ve orada bircok talebe yetistiren Davudi Kayseri (ol H 751M 1350)'nin sohretini duyan Orhan Gazi, onu Kayseri'den getirterek Iznik'te yaptirdigi medreseye muderris olarak tayin eder Iznik medresesinin ilk muderrisi olan Davudi Kayseri, Muhyiddin Arabi'nin uvey oglu Sadreddin Konevi'nin halifelerinden tefsir sahibi ve Muhyiddin Arabi'nin FusUsu'lHikemadli eserini serheden Kemaleddin Abdurrezzak elKasi (ol 1329)'nin halifesi olup yuksek tahsilini Misir'da yapmisti Davud'un halefleri olan Taceddin elKurdi ve Alaeddin elEsved de devrin buyuk bilginleri arasinda sayiliyorlardi Bu nokta goz onunde tutulursa Iznik Orhaniye medresesini yuksek seviyeli egitim ve ogretim veren bir muessese olarak kabul etmek gerekir
Bursa'nin fethinden sonra orada da medreseler kurulur Bundan dolayi Iznik ikinci dereceye inerek Bursa'daki Sultan Medresesi birinci dereceyi alir Orhan Gazi'den sonra oglu Murad (Murad Hudavendigar), Bursa Cekirge'de eski Kaplica civarinda bir cami, medrese ve imaret yaptirarak, bu konuda babasindan asagi olmadigini gostermisti
Yildirim Bayezid, Hisar disinda bir cami ve medrese yaptirmakla Bursa'nin bir ilim ve irfan merkezi haline gelmesini ve sehrin hisar disina tasmasi ile genislemesini sagladi Celebi Sultan Mehmed'in Bursa'da kurdugu medrese, digerlerine nazaran ayri bir hususiyete sahiptir Sultaniye Medresesidenilen bu tahsil kurumunda ilk muderris Mehmed Sah Efendi (ol 8391435)'dir Molla Semseddin Fenari'nin oglu olan bu zatin ilk dersinde ogrencilerden baska Bursa'nin belli basli alimleri de hazir bulunmus, yeni muderris Mehmed Sah Efendi de medreselerde okutulan ilimlere dair sorulan suallere cevap vermisti Sultaniye muderrislerinin, boyle umumi sekilde ders vermeleri bir gelenek haline gelmistir Bilhassa Bursa Sultaniyesi kurulduktan sonra Iznik medresesi, ikinci dereceye dusmustu Buna karsilik bir ilim merkezi olarak Bursa ilk siraya yukselmisti Bu durum, Sultan II Murad'in Edirne'de Uc Serefeli Camii yanindaki Saatli medresesini kurana kadar devam eder Edirne devlet merkezi olduktan sonra II Murad zamaninda 841 (1437) yilinda baslanarak bazi arizalar sebebiyle 851 (1447) senesinde tamamlanan Uc Serefeli Camii yanindaki medrese ile Daru'lHadis, o tarihte Osmanli ulkesindeki medreselerin ustunde yer aldi Boylece, Bursa'daki Sultaniye Medresesi, gerek egitim ve ogretim, gerekse tahsisati bakimindan ikinci dereceye dustu Uc Serefeli medrese muderrisine o tarihe kadar hic bir medrese ogretim uyesine verilmeyen yuz akca yevmiye verildi Halbuki bundan once Iznik medresesi muderrisinin yevmiyesi otuz, Bursa'daki Sultan Medresesi muderrisinin ise gunde (yevmiye) elli akca idi
Goruldugu gibi Bursa'nin fethinden hemen sonra orada da cesitli medreseler kuruldu Suurlu ve ne yaptigini bilen bir politika sonucu sinirlari yavas yavas genisleyen Osmanli Devleti'nde, pekcok devlet ricali, mektep, medrese, imaret ve cami gibi farkli sahalara hizmet veren kurumlari acmakta adeta birbirleri ile yarisiyorlardi Ornek olmasi bakimindan sadece Istanbul'un 1453 yilindaki fethinden sonra Fatih'in yaptiklarini vermek istiyoruz Buna gore otuz yillik hukumdarligi doneminde basta Istanbul, Bursa ve Edirne olmak uzere devletin cesitli sehirlerinde 85'i kubbeli olarak 300 kadar cami 57 medrese, 59 hamam, 29 bedesten, cesitli saraylar, hisar, kale, sur ve kopruler yaptirdigi gorulmektedir Bunlarin cogunun zamanla yikildigina da isaret etmek gerekir*
764 (1363) tarihinde Edirne'nin fethinden sonra, Rumeli'deki fetihlerin daha saglikli ve basarili olabilmesi icin devlet merkezi buraya nakledilir Edirne'nin devlet merkezi olmasi, burada da medreselerin hizla acilip cogalmasina sebep olur Zira biraz once de goruldugu gibi herkesten once devletin basinda bulunanlar, bulunduklari yerlerde egitim kurumu acmayi bir gelenek haline getirmislerdi Boyle bir anlayistan dolayidir ki, hemen her zaman devlet merkezinin bulundugu yer, ilmi faaliyetlerin en cok yogunlastigi merkez oluyordu Nitekim Istanbul'un fethi ve devletin merkezi haline gelmesinden sonra Fatih Sultan Mehmed tarafindan yaptirilan Sahni Semanmedreseleri on plana gectiler Fatih Kanunnamesinde Sahni Semandiye meshur olan medreselere vakfiyesinde Medarisi Semaniyedenilmektedir
Fatih kulliyesi kurulunca sekiz buyuk medreseye sahnadi verilmisti Bu tabiri her ne kadar ilk tomar Arapca vakfiyede bulamiyorsak da Fatih'in tashihinden ve kulliye muderrislerinin tedkikinden gecen meshur kanunnamede bu tabiri goruyoruz O halde bu tabir, Fatih'ten gunumuze kadar gelmektedir Fatih kulliyesi buyuk medreselerinden her birini mana itibariyle birer fakulte sayabiliriz Vakfiyelerinde buralara akli ve nakli ilimlerde mutehassis muderrislerin (profesor) tayin olunacagi acikca belirtildigine gore buralarda tip, fikih (Islam hukuku), hey'et (astronomi) ve ilahiyat okutuluyordu Bu buyuk medreselerin odalarinda birer yuksek ilim talebesi (danismend) oturuyordu Bunlar, seviyesi yuksek dersleri okuyunca branslarina gore daha sonra hekim (doktor), fakih, fen adami, maliye ve devlet memuru oluyorlardi Bu sahn medreselerine musilai sahn olan Tetimmeler de, adeta bugunku lise tahsilini bitirerek geldiklerine gore Semaniye Medreselerine alem olan sahn tabiri yuksek bir tahsil derecesini gosteriyordu
Osmanli medreselerindeki egitim ve ogretim usulu, diger Islam devletlerinde oldugu gibi bir metod takip etmis olup, medreselerin sayilari arttikca bunlar da derece ve siniflarina gore bir duzene tabi tutulmuslardi Bunun icindir ki ilk defa Sultan II Murad, daha sonra da Fatih Sultan Mehmed tarafindan medreselerin bir siniflandirilmaya tabi tutuldugu gorulur Fatih medreselerinin (Sahni Seman) yapilmasi, Osmanli ulkesindeki medrese teskilati icin bir yenilik sayilmaktadir Onun icin kisa ve ozet bir sekilde de olsa bu medreselerden bahsetmek istiyoruz
Fatih'in kanunnamesinde Sahni Semandiye adlandirilan medreselere Semaniye medreseleride denilmektedir Fatih Sultan Mehmed, Istanbul'u feth ettikten sonra, Imparator Justinyen'in esi Teodora tarafindan yaptirilan HavariyUn kilisesi yerine cami yaptirir Daha sonra caminin dogu ve bati kismina Sahni Semandenilen sekiz medrese yapti ki, bunlar yuksek tahsil icindi Bunlarin arkalarinda da Tetimmeadi verilen ve sahn medreselerine ogrenci yetistiren sekiz medrese daha yaptirir Vakfiyedeki bilgi ve Ali'nin kaydina gore burasi Istanbul'un ortasina denk geldigi icin buraya sahn denmistir Tarihi rivayetlere gore bu medresenin programini Vezir Mahmud Pasa ile matematik ve astronomi alimi Ali Kuscu tertip etmislerdir Dordu camiin dogu kisminda, dordu de bati tarafinda bulunan bu medreselerden her birinin ondokuz odasi vardi Sekiz muderristen her birinin birer odasi ve elli akca yevmiyesi vardi Ayrica, beser akca yevmiye ile bir oda, ekmek ve corba verilmek uzere sekiz medreseden her birine birer muid(asistan) verildi Her medresenin onbes odasina ikiser akca yevmiye (burs, kredi), imaretten ekmek ve corba (yemek) verilmek uzere birer danismendkonuldu Geri kalan iki oda da kapicilarla ferras denilen temizlik iscilerine tahsis olundu
Sahn medreselerinin arka taraflarinda yuksek tahsile, yani Sahni Seman medreselerine danismend yetistirmek uzere Tetimmeveya Musilai Sahn' ismiyle sahn medreselerinden kucuk olarak sekiz medrese daha insa edilmisti Bu medrese, derece itibariyle orta tahsil seviyesinde idi
Sahn medresesi talebelerine danismend, Tetimme talebesine de Suhte (galat olarak softa) deniyordu Tetimmelerden her hucreye uc ogrenci konmustu Bu odalardan her birisine ihtiyaclarina sarf edilmek ve mum parasi olmak uzere 5'er akca tahsis edildigi gibi yemekleri de imaretten veriliyordu
Bilindigi gibi egitim ve ogretim, hic bir devletin vazgecemeyecegi bir mecburiyettir Bununla beraber her devlet, vatandasini, kendi sartlari, ihtiyaclari ve ileriye donuk hedeflerini gozonunde bulundurarak yetistirmeye calisir Osmanli Devleti de vatandasini kendi durum ve sartlarina uygun bir sekilde yetistirmeye gayret etmistir Bu gayenin tahakkuku icin de egitim ve ogretim muesseseleri kurmustur Devletin kurulusu ile baslayip, yikilisina kadar cesitlenerek gelisen bu muesseseler, devlet ve cogunlukla vakiflar vasitasiyla kuruluyorlardi Bu muesseseleri, klasik ve yeni diye iki gruba ayirabilecegimiz gibi, orgun ve yaygin egitim muesseseleri diye de ayirmak mumkundur
Orgun Eğitim Muesseseleri
Bu muesseseler, belirli yas ve bilgi seviyesindeki insanlari, yine belirli zaman ve disiplinlere gore yetistirmek uzere kurulmus bulunan muesseselerdir Bu kuruluslarin, sivil ve askeri olmak uzere iki sahada sekillendiklerini goruyoruz Bir bakima, ozel egitim ve ihtisas konusuna girdigi icin askeri muesseseleri daha sonraya birakip sivil egitim kurumlarindan bahsetmek istiyoruz Bu arada, yaygin egitim muesseseleri diyebilecegimiz, cami ve tekke gibi kurumlardan bir onceki ciltte bahsedildigi icin burada bunlara temas edilmeyecektir
kaynak: Osmanli tarihi
Osmanlilarda Eğitim Oğretim Faaliyetleri Neler
Islam ulkelerindeki ilmi hayatin gelismesinde XI asrin mustesna bir yeri vardir Zira bu asirdan itibaren sistemli bir egitim ve ogretim mahalli olarak medreseler, halkin kulturel ve dini anlayis bakimindan yetisip gelismesinde faal bir rol oynamaya basladilar Osmanlilar doneminde ise medreseler, hem program,hem de mimari sahada buyuk bir yenilik ve ilerleme kayd ettiler Bu bakimdan, Osmanli sehirlerinin fiziki gelismesinde de medreselerin onemli bir yeri oldugu soylenebilir
Osmanlilar, medrese egitimi ve dolayisiyla ilim ve bu sahanin adamlarina deger verdiklerinden, bunlarin tahsil ve egitim konusunda karsilasabilecekleri her turlu sikintiyi ortadan kaldirmaya calismislardi Bu devlette ilim ve mensuplarina itibar edilip saygi gosterildigi icin Iran, Turan, Horasan, Dagistan, Hindistan, Buhara, Haleb, Sam, Misir ve Karaman gibi bircok Islam ulkesinden bilginler Istanbul'a akin etmisti Bu akin sebebiyle devletin merkezi olan Istanbul, yavas yavas Islam dunyasinin ilim merkezi haline gelir
Osmanlilar, medreselerdeki egitim ve ogretim faaliyetlerini vakiflar vasitasiyla devam ettirdiler Fatih Sultan Mehmed'in, Istanbul'u feth eder etmez Sahni Semanmedreselerini tesis ettirmesi ve bunlarin giderlerini saglamak icin vakif kurmasindan sonra, devlet merkezi oldugu gibi ilim merkezi haline de gelen Istanbul'da basta hukumdarlar olmak uzere sultanlar, vezirler, ilim adamlari, bazi saray mensuplari ve maddi durumu iyi olan halk tarafindan pekcok medrese insa olunmustu Yalniz Mimar Sinan'in bas mimarligi sirasinda Istanbul'da insa edilen medreselerin sayisi, 6'si Suleymaniye medreseleri olmak uzere 55'i bulmaktadir XVII asrin son ceyregi basinda ise Istanbul'daki medrese sayisinin 126'ya ulastigi gorulmektedir Fetihten XIX asra kadar Istanbul'da insa edilen medrese sayisi 500'u asmaktadir Ancak bunlarin buyuk bir kismi yangin ve deprem gibi tabii afetlere maruz kalarak yikilip yok olmus veya terk edilmistir
Orta ve yuksek ogretimi gerceklestiren Osmanli medreselerinin ilki, Orhan Gazi tarafindan 731 (1330) tarihinde Iznik'te acilmisti Orhan Gazi, bu medrese icin vakiflar kurmustu Geliri, medrese, muderris ve talebeye tahsis edilen vakif koyler, her turlu Tekalifi Orfiyyeden (Orfi vergiler) muaf idiler Nitekim Orhan Gazi'den cok daha sonraki tarihlere uzanan 27 Cemayizelevvel 1136 (23 Subat 1724) tarihli bir arz(arsiv belgesi), Iznik'e bagli Kozluca Koyu'nun, adi gecen medreseye vakfedildigini gostermektedir
Ilk donem Osmanli ilim hayati hakkinda bilgi veren D'Ohsson'a gore Osmanli Devleti'ndeki ilmi faaliyetler, daha Osman Gazi doneminde baslamisti O, bu konuda su bilgileri vermektedir: Osman Gazi, Sogut'te yeni imparatorlugun temelini atarken hazine ve silah ile beraber ilmi ve kulturel faaliyetlere karsi da gayet mutesebbis idi Ilmi yonden ilerlemeyi ve en azindan eski medreseleri olduklari gibi muhafaza etmeyi arzu ederdi Veliahdi ve oglu Orhan Gazi, Iznik'te imparatorluk camiini yukseltirken orada bir de, bir asri mutecaviz bir zaman boyunca Osmanli medreselerinin en yuksegi olarak bakilacak olan bir medrese yaptirdi Yeni kurulmus (7311330) ve kendi ismi ile adlandirilmis olan bu medresenin idaresi, Islam alemindeki diger butun medreseler gibi muderris titri altinda Seyh Davudi Kayseri'ye verildi
Iznik, bir ilim merkezi olarak onemini XV yuzyilda da korumus ve bu yuzden sehre alimler yuvasiunvani verilmisti Iznik Medresesinin yetistirdigi unlu alimlerden biri de Osmanlilarin ilk Seyhulislami Molla Fenari'dir Osmanlilarin, ilk birbucuk asir icinde yaptirmis olduklari medreselerin derece ve sinif itibariyle en muhimleri Iznik, Bursa ve Edirne'de idi Devletin kurulusu esnasinda Iznik Medresesi, beyligin birinci sinif medresesi idi Bu medresede yapilan egitim ve gorulen ogretimin derecesi hakkinda kesin bir bilgiye sahip olmamakla beraber, muderrisligine (Ogretim Uyeligi'ne) tayin edilmis olan sahislar, bunlarin hayatlari ve eserleri, dolayisiyla ilmi kapasiteleri tedkik edilecek olursa bu medresenin oldukca yuksek seviyede bir egitim ve ogretim kurumu oldugu dusunulebilir Gercekten Kahire'de ihtisasini yapip memleketine donen ve orada bircok talebe yetistiren Davudi Kayseri (ol H 751M 1350)'nin sohretini duyan Orhan Gazi, onu Kayseri'den getirterek Iznik'te yaptirdigi medreseye muderris olarak tayin eder Iznik medresesinin ilk muderrisi olan Davudi Kayseri, Muhyiddin Arabi'nin uvey oglu Sadreddin Konevi'nin halifelerinden tefsir sahibi ve Muhyiddin Arabi'nin FusUsu'lHikemadli eserini serheden Kemaleddin Abdurrezzak elKasi (ol 1329)'nin halifesi olup yuksek tahsilini Misir'da yapmisti Davud'un halefleri olan Taceddin elKurdi ve Alaeddin elEsved de devrin buyuk bilginleri arasinda sayiliyorlardi Bu nokta goz onunde tutulursa Iznik Orhaniye medresesini yuksek seviyeli egitim ve ogretim veren bir muessese olarak kabul etmek gerekir
Bursa'nin fethinden sonra orada da medreseler kurulur Bundan dolayi Iznik ikinci dereceye inerek Bursa'daki Sultan Medresesi birinci dereceyi alir Orhan Gazi'den sonra oglu Murad (Murad Hudavendigar), Bursa Cekirge'de eski Kaplica civarinda bir cami, medrese ve imaret yaptirarak, bu konuda babasindan asagi olmadigini gostermisti
Yildirim Bayezid, Hisar disinda bir cami ve medrese yaptirmakla Bursa'nin bir ilim ve irfan merkezi haline gelmesini ve sehrin hisar disina tasmasi ile genislemesini sagladi Celebi Sultan Mehmed'in Bursa'da kurdugu medrese, digerlerine nazaran ayri bir hususiyete sahiptir Sultaniye Medresesidenilen bu tahsil kurumunda ilk muderris Mehmed Sah Efendi (ol 8391435)'dir Molla Semseddin Fenari'nin oglu olan bu zatin ilk dersinde ogrencilerden baska Bursa'nin belli basli alimleri de hazir bulunmus, yeni muderris Mehmed Sah Efendi de medreselerde okutulan ilimlere dair sorulan suallere cevap vermisti Sultaniye muderrislerinin, boyle umumi sekilde ders vermeleri bir gelenek haline gelmistir Bilhassa Bursa Sultaniyesi kurulduktan sonra Iznik medresesi, ikinci dereceye dusmustu Buna karsilik bir ilim merkezi olarak Bursa ilk siraya yukselmisti Bu durum, Sultan II Murad'in Edirne'de Uc Serefeli Camii yanindaki Saatli medresesini kurana kadar devam eder Edirne devlet merkezi olduktan sonra II Murad zamaninda 841 (1437) yilinda baslanarak bazi arizalar sebebiyle 851 (1447) senesinde tamamlanan Uc Serefeli Camii yanindaki medrese ile Daru'lHadis, o tarihte Osmanli ulkesindeki medreselerin ustunde yer aldi Boylece, Bursa'daki Sultaniye Medresesi, gerek egitim ve ogretim, gerekse tahsisati bakimindan ikinci dereceye dustu Uc Serefeli medrese muderrisine o tarihe kadar hic bir medrese ogretim uyesine verilmeyen yuz akca yevmiye verildi Halbuki bundan once Iznik medresesi muderrisinin yevmiyesi otuz, Bursa'daki Sultan Medresesi muderrisinin ise gunde (yevmiye) elli akca idi
Goruldugu gibi Bursa'nin fethinden hemen sonra orada da cesitli medreseler kuruldu Suurlu ve ne yaptigini bilen bir politika sonucu sinirlari yavas yavas genisleyen Osmanli Devleti'nde, pekcok devlet ricali, mektep, medrese, imaret ve cami gibi farkli sahalara hizmet veren kurumlari acmakta adeta birbirleri ile yarisiyorlardi Ornek olmasi bakimindan sadece Istanbul'un 1453 yilindaki fethinden sonra Fatih'in yaptiklarini vermek istiyoruz Buna gore otuz yillik hukumdarligi doneminde basta Istanbul, Bursa ve Edirne olmak uzere devletin cesitli sehirlerinde 85'i kubbeli olarak 300 kadar cami 57 medrese, 59 hamam, 29 bedesten, cesitli saraylar, hisar, kale, sur ve kopruler yaptirdigi gorulmektedir Bunlarin cogunun zamanla yikildigina da isaret etmek gerekir*
764 (1363) tarihinde Edirne'nin fethinden sonra, Rumeli'deki fetihlerin daha saglikli ve basarili olabilmesi icin devlet merkezi buraya nakledilir Edirne'nin devlet merkezi olmasi, burada da medreselerin hizla acilip cogalmasina sebep olur Zira biraz once de goruldugu gibi herkesten once devletin basinda bulunanlar, bulunduklari yerlerde egitim kurumu acmayi bir gelenek haline getirmislerdi Boyle bir anlayistan dolayidir ki, hemen her zaman devlet merkezinin bulundugu yer, ilmi faaliyetlerin en cok yogunlastigi merkez oluyordu Nitekim Istanbul'un fethi ve devletin merkezi haline gelmesinden sonra Fatih Sultan Mehmed tarafindan yaptirilan Sahni Semanmedreseleri on plana gectiler Fatih Kanunnamesinde Sahni Semandiye meshur olan medreselere vakfiyesinde Medarisi Semaniyedenilmektedir
Fatih kulliyesi kurulunca sekiz buyuk medreseye sahnadi verilmisti Bu tabiri her ne kadar ilk tomar Arapca vakfiyede bulamiyorsak da Fatih'in tashihinden ve kulliye muderrislerinin tedkikinden gecen meshur kanunnamede bu tabiri goruyoruz O halde bu tabir, Fatih'ten gunumuze kadar gelmektedir Fatih kulliyesi buyuk medreselerinden her birini mana itibariyle birer fakulte sayabiliriz Vakfiyelerinde buralara akli ve nakli ilimlerde mutehassis muderrislerin (profesor) tayin olunacagi acikca belirtildigine gore buralarda tip, fikih (Islam hukuku), hey'et (astronomi) ve ilahiyat okutuluyordu Bu buyuk medreselerin odalarinda birer yuksek ilim talebesi (danismend) oturuyordu Bunlar, seviyesi yuksek dersleri okuyunca branslarina gore daha sonra hekim (doktor), fakih, fen adami, maliye ve devlet memuru oluyorlardi Bu sahn medreselerine musilai sahn olan Tetimmeler de, adeta bugunku lise tahsilini bitirerek geldiklerine gore Semaniye Medreselerine alem olan sahn tabiri yuksek bir tahsil derecesini gosteriyordu
Osmanli medreselerindeki egitim ve ogretim usulu, diger Islam devletlerinde oldugu gibi bir metod takip etmis olup, medreselerin sayilari arttikca bunlar da derece ve siniflarina gore bir duzene tabi tutulmuslardi Bunun icindir ki ilk defa Sultan II Murad, daha sonra da Fatih Sultan Mehmed tarafindan medreselerin bir siniflandirilmaya tabi tutuldugu gorulur Fatih medreselerinin (Sahni Seman) yapilmasi, Osmanli ulkesindeki medrese teskilati icin bir yenilik sayilmaktadir Onun icin kisa ve ozet bir sekilde de olsa bu medreselerden bahsetmek istiyoruz
Fatih'in kanunnamesinde Sahni Semandiye adlandirilan medreselere Semaniye medreseleride denilmektedir Fatih Sultan Mehmed, Istanbul'u feth ettikten sonra, Imparator Justinyen'in esi Teodora tarafindan yaptirilan HavariyUn kilisesi yerine cami yaptirir Daha sonra caminin dogu ve bati kismina Sahni Semandenilen sekiz medrese yapti ki, bunlar yuksek tahsil icindi Bunlarin arkalarinda da Tetimmeadi verilen ve sahn medreselerine ogrenci yetistiren sekiz medrese daha yaptirir Vakfiyedeki bilgi ve Ali'nin kaydina gore burasi Istanbul'un ortasina denk geldigi icin buraya sahn denmistir Tarihi rivayetlere gore bu medresenin programini Vezir Mahmud Pasa ile matematik ve astronomi alimi Ali Kuscu tertip etmislerdir Dordu camiin dogu kisminda, dordu de bati tarafinda bulunan bu medreselerden her birinin ondokuz odasi vardi Sekiz muderristen her birinin birer odasi ve elli akca yevmiyesi vardi Ayrica, beser akca yevmiye ile bir oda, ekmek ve corba verilmek uzere sekiz medreseden her birine birer muid(asistan) verildi Her medresenin onbes odasina ikiser akca yevmiye (burs, kredi), imaretten ekmek ve corba (yemek) verilmek uzere birer danismendkonuldu Geri kalan iki oda da kapicilarla ferras denilen temizlik iscilerine tahsis olundu
Sahn medreselerinin arka taraflarinda yuksek tahsile, yani Sahni Seman medreselerine danismend yetistirmek uzere Tetimmeveya Musilai Sahn' ismiyle sahn medreselerinden kucuk olarak sekiz medrese daha insa edilmisti Bu medrese, derece itibariyle orta tahsil seviyesinde idi
Sahn medresesi talebelerine danismend, Tetimme talebesine de Suhte (galat olarak softa) deniyordu Tetimmelerden her hucreye uc ogrenci konmustu Bu odalardan her birisine ihtiyaclarina sarf edilmek ve mum parasi olmak uzere 5'er akca tahsis edildigi gibi yemekleri de imaretten veriliyordu
Bilindigi gibi egitim ve ogretim, hic bir devletin vazgecemeyecegi bir mecburiyettir Bununla beraber her devlet, vatandasini, kendi sartlari, ihtiyaclari ve ileriye donuk hedeflerini gozonunde bulundurarak yetistirmeye calisir Osmanli Devleti de vatandasini kendi durum ve sartlarina uygun bir sekilde yetistirmeye gayret etmistir Bu gayenin tahakkuku icin de egitim ve ogretim muesseseleri kurmustur Devletin kurulusu ile baslayip, yikilisina kadar cesitlenerek gelisen bu muesseseler, devlet ve cogunlukla vakiflar vasitasiyla kuruluyorlardi Bu muesseseleri, klasik ve yeni diye iki gruba ayirabilecegimiz gibi, orgun ve yaygin egitim muesseseleri diye de ayirmak mumkundur
Orgun Eğitim Muesseseleri
Bu muesseseler, belirli yas ve bilgi seviyesindeki insanlari, yine belirli zaman ve disiplinlere gore yetistirmek uzere kurulmus bulunan muesseselerdir Bu kuruluslarin, sivil ve askeri olmak uzere iki sahada sekillendiklerini goruyoruz Bir bakima, ozel egitim ve ihtisas konusuna girdigi icin askeri muesseseleri daha sonraya birakip sivil egitim kurumlarindan bahsetmek istiyoruz Bu arada, yaygin egitim muesseseleri diyebilecegimiz, cami ve tekke gibi kurumlardan bir onceki ciltte bahsedildigi icin burada bunlara temas edilmeyecektir
kaynak: Osmanli tarihi