Son Konu

Savaşta münafıkların tutumu hakkında ayetler

nicebayan

Yeni Üye
Katılım
24 Ara 2016
Mesajlar
378,708
Tepkime
2
Puanları
38
Yaş
35
Web
nicebayan.com
Credits
-1
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Savaşta münafıkların tutumu hakkında ayetler

Daha Sonra o kederin ardından Allah size bir güven indirdi oysa, (bu güvenin yol açtığı) uyuklama hali bir kısmınızı kaplıyordu Kendi canlarının kaygısına düşmüş bir gurup da, Allah'a karşısında haksız yere cahiliye devrindekine aynı düşüncelere kapılıyorlar, «Bu işten bize ne!» diyorlardı De ki: Meslek (zafer, takviye, herşeyin karar ve buyruğu) tamamen Allah'a aittir Onlar, sana açıklayamadıklarını içlerinde gizliyorlar «Bu işten bize bir şey olsaydı, burada öldürülmezdik» diyorlar Şöyle de: Evlerinizde kalmış olsaydınız bile, öldürülmesi takdir edilmiş olanlar, öldürülüp düşecekleri yerlere kendiliklerinden çıkıp giderlerdi Allah, içinizdekileri yoklamak ve kalplerinizdekileri arındırmak için (böyle yaptı) Allah içinizde ne varsa hepsini bilir
Âli İmrân : 154

Ey iman edenler! Sizler, inkâr edenler ve yeryüzünde sefere çıkan ya da savaşan kardeşleri hakkında: «Eğer bizim yanımızda kalsalardı ölmezler, öldürülmezlerdi» diyenler gibi olmayın Allah bu kanaatı onların kalplerine (kaybettikleri yakınları için onulmaz) bir hasret (yarası) olarak koydu Canı veren de alan da Allah'tır Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görür
Âli İmrân : 156

İki birliğin karşılaştığı gün sizin başınıza gelenler, oysa Allah'ın dilemesiyle olmuştur ama, bu da, müminleri ayırdetmesi ve münafıkları ortaya çıkarması için idi Bunlara: «Gelin, Allah yolunda çarpışın; ya da savunma yapın» denildiği süre, «Harbetmeyi bilseydik, muhakkak sizin peşinizden gelirdik» dediler Onlar o gün, imandan çok, kâfirliğe yakın idiler Ağızlarıyla, kalplerinde olmayanı söylüyorlardı Halbuki Allah, onların içlerinde gizlediklerini daha iyi bilir
Âli İmrân : 166

(Evlerinde) oturup da kardeşleri hakkında: «Bize uysalardı öldürülmezlerdi» diyenlere, «Eğer dürüst sözlü insanlar iseniz, canlarınızı ölümden kurtarın bakalım!» de
Âli İmrân : 168

İçinizden bazıları vardır oysa (cihad konusunda) böylece ağırdan alırlar Eğer size bir felâket erişirse: «Allah bana lütfetti de onlarla beraber bulunmadım» der
Nisâ : 72

Eğer Allah'tan size bir lütuf erişirse sözde sizinle onun arasında (zahirî) bir dostluk yokmuş gibi «Keşke onlarla beraber olsaydım da ben de büyük bir başarı kazansaydım!» der
Nisâ : 73

Kendilerine, ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın ve zekâtı verin, denilen kimseleri görmedin mi? Sonra onlara savaş farz kılınınca, içlerinden bir gurup anında Allah'tan korkar gibi, hatta daha fazla bir dehşet ile insanlardan korkmaya başladılar da «Rabbimiz! Savaşı bize neden yazdın! Bizi yakın bir süreye değin ertelesen (daha bir müddet savaşı farz kılmasan) olmaz mıydı?» dediler Onlara de ki: «Dünya menfaati önemsizdir, Allah'tan korkanlar için ahiret daha hayırlıdır ve size kıl payı değin haksızlık edilmez»
Nisâ : 77

Nerede olursanız olun vefat size ulaşır; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa «Bu Allah'tan» derler; başlarına bir musibet gelince de «Bu senden» derler «Tümü Allah'tandır» de Bu adamlara ne oluyor oysa bir türlü söz anlamıyorlar!
Nisâ : 78

Keza sizden ayrıca de kendi toplumlarından muhakkak edinmek isteyen başkalarını da bulacaksınız Bunlar her ne süre fitneye götürülseler ona baş aşağıda dalarlar (daldırılırlar) Eğer sizden uzakta durmaz, sulh öneri etmez ve ellerini çekmezlerse onları yakalayın, rastladığınız yerde öldürün İşte onlar üzerine sizin için açık açık yetki verdik
Nisâ : 91

O zaman münafıklarla kalplerinde rahatsızlık bulunanlar, (sizin için), «Bunları, dinleri aldatmış» diyorlardı Halbuki kim Allah'a dayanırsa, bilsin fakat Allah mutlak galiptir, hikmet sahibidir (Kendisine güveneni üstün ve şampiyon kılacak O'dur Yahut orduların sayı ve techizat üstünlüğü değildir)
Enfâl : 49

Eğer yakın bir dünya malı ve kolay bir yolculuk olsaydı (o münafıklar) mutlaka sana uyup peşinden gelirlerdi Lakin meşakkatli yol onlara uzakta geldi Yine De onlar, «Gücümüz yetseydi mutlaka sizinle beraber çıkardık» diye kendilerini helâk edercesine Allah'a yemin edecekler Halbuki Allah onların mutlaka yalancı olduklarını biliyor
Tevbe : 42

De ancak: İster gönüllü verin ister isteksiz, sizden (sadaka) katiyen kabul olunmayacaktır Çünkü siz yoldan meydana çıkan bir topluluk oldunuz
Tevbe : 53

Eğer onlara, (niçin alay ettiklerini) sorarsan, elbette, biz yalnızca lafa kendini kaptırmış şakalaşıyorduk, derler De oysa: Allah ile, O'nun âyetleriyle ve O'nun peygamberi ile mi alay ediyordunuz?
Tevbe : 65

(Boşu Boşuna) özür dilemeyin; çünkü siz iman ettikten daha sonra tekrar kâfir oldunuz Sizden (tevbe eden) bir gurubu bağışlasak bile, bir guruba da suçlu olduklarından dolayı azap edeceğiz
Tevbe : 66

Allah'ın Resûlüne muhalefet etmek için geri kalanlar (sefere çıkmayıp) oturmaları ile sevindiler; mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad etmeyi çirkin gördüler; «bu sıcakta sefere çıkmayın» dediler De fakat: «Cehennem ateşi daha sıcaktır!» Keşke anlasalardı!
Tevbe : 81

Geride kalan kadınlarla beraber olmaya razı oldular, onların kalplerine mühür vuruldu Bu yüzden onlar anlamazlar
Tevbe : 87

Bedevîlerden, (mazeretleri olduğunu) bahis edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler Allah ve Resûlüne yalan söyleyenler de oturup kaldılar Onlardan kâfir olanlara elem verici bir azap erişecektir
Tevbe : 90

Yükümlülük oysa, varlıklı oldukları halde senden izin isteyenleredir Çünkü onlar geri kalan kadınlarla beraber olmaya râzı oldular Allah da onların kalplerini mühürledi, artık onlar (neyin doğru olduğunu) bilmezler
Tevbe : 93

Onların yanına döndüğünüz zaman size, kendilerinden (onları cezalandırmaktan) vazgeçmeniz için Allah namına and içecekler Bundan Böyle onlardan yüz çevirin Çünkü onlar murdardır Kazanmakta olduklarına (fena işlerine) karşılık cinayet olarak varacakları yer cehennemdir
Tevbe : 95

De ancak: Allah'a itaat edin; Peygamber'e de itaat edin Eğer yüz çevirirseniz şunu bilin oysa, Peygamber'in sorumluluğu kendisine yüklenen (beyanname görevini gerçekleştirmek), sizin sorumluluğunuz da size yüklenen (görevleri yerine getirmeniz)dir Eğer ona itaat ederseniz, dürüst yolu bulmuş olursunuz Peygamber'e düşen, yalnızca açıkseçik duyurmaktır
Nûr : 54

Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın; hani size ordular saldırmıştı da, biz onlara aleyhinde bir esinti ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik Allah ne yaptığınızı görmekteydi

Bunlar, düşman birliklerinin bozulup gitmedikleri evhamı içindedirler Müttefikler ordusu yine gelecek olsa, isterler ama, çölde göçebe Araplar içinde bulunsunlar da, sizin haberlerinizi (uzakta) sorsunlar Zaten içinizde bulunsalardı deha pek savaşacak değillerdi
Ahzâb : 20

Çünkü Allah sadâkat gösterenleri sadâkatları sebebiyle mükâfatlandıracak, münafıklara dilerse cefa edecek yahut da (tevbe ederlerse) tevbelerini kabul edecektir Kuşkusuz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir
Ahzâb : 24
Daha Sonra o kederin arkasından Allah size bir güven indirdi oysa, (bu güvenin yol açtığı) uyuklama hali bir kısmınızı kaplıyordu Kendi canlarının kaygısına düşmüş bir gurup da, Allah'a karşısında haksız yere cahiliye devrindekine benzer düşüncelere kapılıyorlar, «Bu işten bize ne!» diyorlardı De fakat: Iş (galibiyet, takviye, herşeyin karar ve buyruğu) adamakıllı Allah'a aittir Onlar, sana açıklayamadıklarını içlerinde gizliyorlar «Bu işten bize bir şey olsaydı, burada öldürülmezdik» diyorlar Şöyle de: Evlerinizde kalmış olsaydınız bile, öldürülmesi takdir edilmiş olanlar, öldürülüp düşecekleri yerlere kendiliklerinden çıkıp giderlerdi Allah, içinizdekileri yoklamak ve kalplerinizdekileri temizlemek için (böyle yaptı) Allah içinizde ne varsa hepsini bilir
Âli İmrân : 154

Ey iman edenler! Sizler, inkâr edenler ve yeryüzünde sefere çıkan veya savaşan kardeşleri hakkında: «Eğer bizim yanımızda kalsalardı ölmezler, öldürülmezlerdi» diyenler gibi olmayın Allah bu kanaatı onların kalplerine (kaybettikleri yakınları için onulmaz) bir hasret (yarası) olarak koydu Canı veren de alan da Allah'tır Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görür
Âli İmrân : 156

İki birliğin karşılaştığı gün sizin başınıza gelenler, fakat Allah'ın dilemesiyle olmuştur ki, bu da, müminleri ayırdetmesi ve münafıkları ortaya çıkarması için idi Bunlara: «Gelin, Allah yolunda çarpışın; ya da savunma yapın» denildiği süre, «Harbetmeyi bilseydik, muhakkak sizin peşinizden gelirdik» dediler Onlar o gün, imandan fazla, kâfirliğe yakın idiler Ağızlarıyla, kalplerinde olmayanı söylüyorlardı Halbuki Allah, onların içlerinde gizlediklerini daha iyi bilir
Âli İmrân : 166

(Evlerinde) oturup da kardeşleri hakkında: «Bize uysalardı öldürülmezlerdi» diyenlere, «Eğer içten sözlü halk iseniz, canlarınızı ölümden kurtarın bakalım!» de
Âli İmrân : 168

İçinizden bazıları vardır oysa (cihad konusunda) pek ağırdan alırlar Eğer size bir facia erişirse: «Allah bana lütfetti de onlarla beraber bulunmadım» der
Nisâ : 72

Eğer Allah'tan size bir lütuf erişirse yarı sizinle onun arasında (zahirî) bir dostluk yokmuş gibi «Keşke onlarla beraber olsaydım da ben de büyük bir başarı kazansaydım!» der
Nisâ : 73

Kendilerine, ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın ve zekâtı verin, denilen kimseleri görmedin mi? Sonra onlara savaş farz kılınınca, içlerinden bir gurup hemencecik Allah'tan korkar gibi, hatta daha artı bir korku ile insanlardan korkmaya başladılar da «Rabbimiz! Savaşı bize niçin yazdın! Bizi yakın bir süreye kadar ertelesen (daha bir müddet savaşı farz kılmasan) olmaz mıydı?» dediler Onlara de oysa: «Dünya menfaati önemsizdir, Allah'tan korkanlar için öbür dünya daha hayırlıdır ve size kıl payı değin adaletsizlik edilmez»
Nisâ : 77

Nerede olursanız olun ölüm size ulaşır; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa «Bu Allah'tan» derler; başlarına bir musibet gelince de «Bu senden» derler «Tümü Allah'tandır» de Bu adamlara ne oluyor fakat bir türlü laf anlamıyorlar!
Nisâ : 78

Ayrıca sizden keza de kendi toplumlarından muhakkak olmak isteyen başkalarını da bulacaksınız Bunlar her ne zaman fitneye götürülseler ona baş altında dalarlar (daldırılırlar) Eğer sizden uzakta durmaz, sulh önerge etmez ve ellerini çekmezlerse onları yakalayın, rastladığınız yerde öldürün İşte onlar üstüne sizin için açıkça yetki verdik
Nisâ : 91

O vakit münafıklarla kalplerinde hastalık bulunanlar, (sizin için), «Bunları, dinleri aldatmış» diyorlardı Halbuki kim Allah'a dayanırsa, bilsin ki Allah mutlak galiptir, hikmet sahibidir (Kendisine güveneni üstün ve galip kılacak O'dur Yoksa orduların rakam ve techizat üstünlüğü değildir)
Enfâl : 49

Eğer yakın bir dünya malı ve basit bir yolculuk olsaydı (o münafıklar) mutlaka sana uyup peşinden gelirlerdi Ama meşakkatli yol onlara uzaktan geldi Yine De onlar, «Gücümüz yetseydi mutlaka sizinle beraber çıkardık» diye kendilerini helâk edercesine Allah'a ant edecekler Halbuki Allah onların mutlaka palavracı olduklarını biliyor
Tevbe : 42

De oysa: İster gönüllü verin ister gönülsüz, sizden (sadaka) katiyen kabul olunmayacaktır Çünkü siz yoldan meydana çıkan bir topluluk oldunuz
Tevbe : 53

Eğer onlara, (neden alay ettiklerini) sorarsan, muhakkak, biz sadece lafa dalmış şakalaşıyorduk, derler De fakat: Allah ile, O'nun âyetleriyle ve O'nun peygamberi ile mi alay ediyordunuz?
Tevbe : 65

(Boşuna) özür dilemeyin; çünkü siz iman ettikten sonra her yerde kâfir oldunuz Sizden (tevbe eden) bir gurubu bağışlasak bile, bir guruba da suçlu olduklarından nedeniyle azap edeceğiz
Tevbe : 66

Allah'ın Resûlüne muhalefet etmek için geri kalanlar (sefere çıkmayıp) oturmaları ile sevindiler; mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad etmeyi çirkin gördüler; «bu sıcakta sefere çıkmayın» dediler De oysa: «Cehennem ateşi daha sıcaktır!» Keşke anlasalardı!
Tevbe : 81

Geride kalan kadınlarla beraber olmaya razı oldular, onların kalplerine mühür vuruldu Bu yüzden onlar anlamazlar
Tevbe : 87

Bedevîlerden, (mazeretleri olduğunu) bahis edenler, kendilerine müsade verilsin diye geldiler Allah ve Resûlüne yalan söyleyenler de oturup kaldılar Onlardan kâfir olanlara ızdırap verici bir azap erişecektir
Tevbe : 90

Yükümlülük oysa, varlıklı oldukları halde senden müsade isteyenleredir Çünkü onlar geri kalan kadınlarla beraber olmaya râzı oldular Allah da onların kalplerini mühürledi, bundan böyle onlar (neyin dürüst olduğunu) bilmezler
Tevbe : 93

Onların yanında döndüğünüz süre size, kendilerinden (onları cezalandırmaktan) vazgeçmeniz için Allah adına and içecekler Bundan Böyle onlardan yüz çevirin Çünkü onlar murdardır Kazanmakta olduklarına (kötü işlerine) karşılık cinayet olarak varacakları yer cehennemdir
Tevbe : 95

De ki: Allah'a itaat edin; Peygamber'e de itaat edin Eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ama, Peygamber'in sorumluluğu kendisine yüklenen (tebliğ görevini yerine getirmek), sizin sorumluluğunuz da size yüklenen (görevleri yerine getirmeniz)dir Eğer ona itaat ederseniz, dürüst yolu bulmuş olursunuz Peygamber'e düşen, sadece açıkseçik duyurmaktır
Nûr : 54

Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın; hani size ordular saldırmıştı da, biz onlara aleyhinde bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik Allah ne yaptığınızı görmekteydi

Bunlar, düşman birliklerinin bozulup gitmedikleri evhamı içindedirler Müttefikler ordusu yeniden gelecek olsa, isterler ki, çölde göçebe Araplar içinde bulunsunlar da, sizin haberlerinizi (uzak) sorsunlar Zaten içinizde bulunsalardı dahi o kadar savaşacak değillerdi
Ahzâb : 20

Çünkü Allah sadâkat gösterenleri sadâkatları sebebiyle mükâfatlandıracak, münafıklara dilerse azap edecek yahut da (tevbe ederlerse) tevbelerini kabul edecektir Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir
Ahzâb : 24

İman etmiş olanlar: Keşke cihad hakkında bir sûre indirimli olsaydı! derler Fakat hükmü açık bir sûre indirilip de onda savaştan söz edilince, kalplerinde rahatsızlık olanların, vefat baygınlığı geçiren kimsenin bakışı gibi sana baktıklarını görürsün Onlara yakışan da budur!
Muhammed : 20

(Onların vazifesi) itaat ve güzel sözdür Meslek ciddiye bindiği vakit Allah'a sadakat gösterselerdi, şüphesiz kendileri için daha hayırlı olurdu
Muhammed : 21

Bedevîlerden geri kalmış olanlar, sana diyecekler ancak: «Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu Allah'tan bizim bağışlanmamızı dile» Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler De ki: Allah size bir zarar gelmesini dilerse ya da bir menfaat elde etmenizi isterse O'na karşı kimin bir şeye gücü yetebilir? Kaldı ama, Allah yaptıklarınızdan haberdardır
Fetih : 11

Gerçekte siz Peygamberin ve müminlerin ailelerine bir daha dönmeyeceklerini sanmıştınız Bu sizin gönüllerinize hoş belirdi de kötü zanda bulundunuz ve helâki adalet etmiş bir topluluk oldunuz
Fetih : 12

Siz ganimetleri olmak için gittiğinizde seferden geri kalanlar: Bırakın, biz de arkanıza düşelim, diyeceklerdir Onlar, Allah'ın sözünü başkalaşmak isterler De ama: «Siz asla bizim peşimize düşmeyeceksiniz! Allah daha önce sizin için böyle buyurmuştur» Onlar size: Hayır, bizi kıskanıyorsunuz, diyeceklerdir Bilâkis onlar, öyle eksik anlayan kimselerdir
Fetih : 15

Bedevîlerden (seferden) geri kalmış olanlara de ama: Siz yakında fazla kaslı bir kavme karşı savaşmaya çağırılacaksınız Onlarla, teslim oluncaya kadar savaşacaksınız Eğer emre itaat ederseniz, Allah size hoş bir mükâfat verir Ama evvelden döndüğünüz gibi tekrar dönecek olursanız sizi dokunaklı bir azaba uğratır
Fetih : 16
İman etmiş olanlar: Keşke cihad hakkında bir sûre kesilmiş olsaydı! derler Lakin hükmü açık bir sûre indirilip de onda savaştan söz edilince, kalplerinde hastalık olanların, vefat baygınlığı geçiren kimsenin bakışı gibi sana baktıklarını görürsün Onlara yakışan da budur!
Muhammed : 20

(Onların vazifesi) itaat ve güzel sözdür Meslek ciddiye bindiği vakit Allah'a sadakat gösterselerdi, muhakkak kendileri için daha hayırlı olurdu
Muhammed : 21

Bedevîlerden geri kalmış olanlar, sana diyecekler fakat: «Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu Allah'tan bizim bağışlanmamızı dile» Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler De oysa: Allah size bir zarar gelmesini dilerse ya da bir menfaat elde etmenizi isterse O'na karşı kimin bir şeye gücü yetebilir? Kaldı ama, Allah yaptıklarınızdan haberdardır
Fetih : 11

Sahiden siz Peygamberin ve müminlerin ailelerine yeniden dönmeyeceklerini sanmıştınız Bu sizin gönüllerinize güzel belirdi de kötü zanda bulundunuz ve helâki hak etmiş bir kalabalık oldunuz
Fetih : 12

Siz ganimetleri olmak için gittiğinizde seferden geri kalanlar: Bırakın, biz de arkanıza düşelim, diyeceklerdir Onlar, Allah'ın sözünü değiştirmek isterler De fakat: «Siz katiyen bizim peşimize düşmeyeceksiniz! Allah daha önce sizin için böyle buyurmuştur» Onlar size: Hayır, bizi kıskanıyorsunuz, diyeceklerdir Bilâkis onlar, o kadar eksik anlayan kimselerdir
Fetih : 15

Bedevîlerden (seferden) geri kalmış olanlara de ki: Siz yakında çok kaslı bir kavme karşısında savaşmaya çağırılacaksınız Onlarla, teslim oluncaya değin savaşacaksınız Eğer emre itaat ederseniz, Allah size hoş bir mükâfat verir Ama evvelden döndüğünüz gibi yine dönecek olursanız sizi acıklı bir azaba uğratır
Fetih : 16 *
 
Üst Alt