Son Konu

maksim gorki arkadaş özeti

nicebayan

Yeni Üye
Katılım
24 Ara 2016
Mesajlar
378,708
Tepkime
2
Puanları
38
Yaş
35
Web
nicebayan.com
Credits
-1
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
maksim gorki arkadaş Kitap özeti

Uzayıp dışarı giden hayat yolunda daima yolumun kesişeceği,yüreğimdeki arkadaşı aradım Kaderimi paylaşacak insanı aradım Benim sevip güvendiğim gibi karşılığını verecek insanı aradım
Onu Kırım ’ın Odessa liman tershanesinde buldum Zincir şakırtıları,emekçi sesleri koşuşturma aralarında o bir kaya üstüne oturmuş,kayıtsızca bu koşturmacayı seyrediyor bir yanlamasına da buharlı gemilerin geçişini seyrediyordu Uzunca zaman onu takip ettikten sonradan bir ara yanına yaklaştım Elimdeki ekmeği göstererek; ’ ’Açmısın? ’ ’ diye sordum Bana korkak ve utangaç bir korkuyla baktı,ekmeği elimden kaptı ve uzaklaştı Birazdan yanıma geldi
İşte böyle arkadaş oldukAdı Sakra PtadzeGürcü Prensi ve Kafkasya da varlıklı toprak sahibi Kutayis ’in tek oğlu Fakat şimdi Odessa Limanı ’nda aç,sefil,evsiz paçavralar içinde,sanki aç yarı tok,geçimsiz sinirli gözlerle lakin suratı tasasız halde yaşıyordu Tiflis ’te Gürcü Başkenti ’nde tren garında tanışıp dost olduğu bilet memuru,evini yemeğini paylaştığı arkadaşı birgün ansızın tüm parasını alarak kaçar Şakra ’da arkadaşını bulmaya ant ederArkadaşının peşinden haftalarca dolaşırBakü ’ye gittiğini öğrenirŞakra trenle Bakü ’ye gider fakat arkadaşını bulamazDaha sonra arkadaşının Odessa ’ya gittiğini öğrenir ve peşinden O da oraya giderOtele yerleşirArkadaşını bulmak için tersane bölgesine takılırYine bulamaz ve günler geçtikçe parası azalır ve biterOtelci parasını ister ve aralarında bir tartışma çıkar ve otelden kaçarBunları anlatınca yardım etmek geldi içimden garibanaElimden ne geliyorsa yapmalıydımGarda tanıştığı arkadaşını bulamamıştı,geri dönecekti lakin parası yoktuOna bilet olmak istedim bilet fazla pahalıydı benim ise bilet alacak dek param yoktubunun üzerine tren gar müdürüne gidip durumu çok gerçekçi nedenlerle anlattımTren gar müdürüde bana fazla gerçekçi nedenlerle bilet veremiyceğini söyledibu koşul karşı Şakra ’yıda yanıma alarak çalışıp para galip gelmek için o zamanlar kıtlık içindeki Rusya ’dan rahatlık içindeki Kırım ’a akın akın giden öteki halk müziği gibi Kırım ’a yürüyerek gitmeye karar verdikOdessa ’da kalamazdık çünkü benim kazandığım para obur Şakra ’nın yemeğine zeka zorlama yetiyorduBu şartlar altında para biriktirip Şakra ’ya tren bileti alamazdım
Yolda anılarımızdan konuşmaya başladıkŞakra Tifles ’teki hayatını nasıl yaşadığını anlatıyor kendini benden ve diğer insanlardan üstün görüyordu çünkü o bir prenstiKerson şehrine vardığımızda arkadaşım hakkında fazla şey biliyordum vahşi,aşırı derecede gelişmemiş bir gençtiİyi beslendiği süre neşeli aç kaldığı süre ise zinde ve huysuz bir hayvan dek ters biri oluyorduKöylülere acır kendisini üstün görür bazende
‘ ’Köylüler kadar prens yoktur ’ ’derdi
bazende
’ ’Köylüler nedirki bir avuç toprak dek kıymeti vardır ’ ’derdi
Bu konuda tartışmaya başladığımızda benim haklı olduğumu anlayınca
‘ ’Git kafkasyada yaşa ordaki hayatı gör böylece konuşalım ’ ’derdi
Saf cahil bir prenstiHayatı tanıdığını hayatın bu haliyle adaletli olduğunu sanan bir prensti
Bundan Böyle Kırım dağlarına yaklaşıyorduk,uzaktan Kırım ’ı saran dağları görüyorduk fırtınaya yakalanmıştıkprens gürcü şarkıları mırıldanıp duruyorduYeni bir limanın yapılmakta olduğu Feodosya ’ya yöneldikPrens orda kendisininde çalışacağını söyledi ve yeteri dek para kazanınca Bakü ’ye ordanda Tiflis ’e gidebilecektiOrda çok arkadaşları vardı bana ya kapıcılık yada bekçilik işi ayarlıycaktıÇok iyi bir yaşamım olacaktı kilolu gürcü bir kadınla evlenip çocuklarım olacak ve bol bol şarap içecektimSonunda Kırım ’a vardık içini çekiyor karnını oğuşturuyor dağ çilekleriyle karnını doyuruyordu ama bundanda rahatsızdı onun gibi bir prensin bunlaramı değerinde olduğunu mırıldanıp duruyordu
Üstümüzde hiç para kalmamıştıPrens beni tembellikle suçluyor kendi deyimi ile ‘ ’manâsız avare ziyaret etmek ’ ’ile suçlamaya başlamıştıYalta yakınlarında bir bahçedeki kuru otları birleştirme işi buldumAvans aldım bu paranın hepsine et ve ekmek aldımTam aldıklarımla Şakra ’nın yanında dönmek üzereydim ama işverenim beni çağırdı aldıklarımı şakraya bırakıp gittim bir saat sonra döndüğümde Şakara ’nın oburlukta söylediklerinin hepsinin hakiki olduğunu daha iyi anladımHerşeyi yemişti tavrıda hiç güzel değildiO anda hiç önemsemedimKeşke o lahza yanımdan kovsaydımSonradan anladımki Şakra egoist,kendinden başkasını düşünmeyen birisiydiÇeşitli bahanelerle çalışmıyor kaytarıyorduBen çalışırken o yiyip içip yatıyordu Onun gibi güçlü bir delikanlının,yorucu bir günden sonra,beni,bir duvar dibinde aç,hırslı gözlerle beklediğini bakmak,beni keza şaşırtıyor,hende üzüyorduLakin o benimle alay ediyordu;Çünkü o dilenmesi öğrenmiştiÖnceleri benim görmemden çekiniyordu lakin sonraları bunada alıştı,etkilenmez olduBir Tatar köyüne kazanç gelmez anında sakat rolü yapıyor biliyordu fakat Tatarlar sağlam kuvvetli insanlara sadaka vermezdiBu davranışın ne kadar onur kırıcı olduğunu anlatmaya çalıştım lakin o dinlemedi dilenmeye devam ettiBu değin yürümeyide içine sindiremiyordu
‘ ’Bana zulüm ediyorsun!düşün ya ölürsem?Annem babam arkadaşlarım ağlar benim için akacak göz yaşlarını düşün ’ ’diyordu
Sabırla ona katlanmaya başlamıştımÇoğu kez yanımda çocuksu uyurken sakin günahsız yüzüne bakıp
‘ ’O benim yol arkadaşım onu bırakamam ’ ’
diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyordumBu düşünceler beni onun tutsağı yapmıştıBende ona boyun eğmiştimKişiliğini inceliyor ne süre hangi noktada diğer birinin kişiliğini sömürmekten vazgeçiceğini anlamaya çalışıyordumKendisini üstün görüyor onun gözünde gitgide küçülüyordum
Yeni bir şehre vardık ama hayal kırıklığına uğramıştıkBütün işleri bizden önce Poltava, Gürcüler ve serseriler kapmıştıÇalışanları çaresizce izlemeye başladık bizimle beraber işsiz dörtyüz insanda seyrediyorduOrtalık aç kurtlar gibi her yere saldırgan serserilerle dolup taşıyorduŞakra bunlar yetmezmiş gibi birde kadınlardan cinsellikten bahsetmeye başladıYolda bahçede nerde bir kadın görse yaşına tipine bakmadan açık saçık birşeyler söylemeden durmuyorduYollar evinden yurdundan istek fakirlik işssizlik yüzünden bölünmüş umut seslenmek için yollara dökülmüş insanlarla doluyduKimisi çocuklarını kucaklarında taşıyor,kimisi ellerinden tutmuş arkalarından sürüklüyorduMavimsi derilerinin altındaki damarlarda kan yerine koyu ve pis bir sıvı akıcı çocuklar saydamlaşmışlardıGörünüşleri yürek parçalıyor dayanılmaz bir acı sözde ruhlarını eritip bitiriyordu
Rahat bir su geçidi bizi yolumuzdan alıkoyduBütün yalvarmalarıma rağmen hiçbir kayıkçı bizi karşıya geçirmedi akşam oldu bir plan yaptım ve uygulamaya koydum Gece karanlıkta rıhtıma yaklaştık rüzgarlı bir geceydi sandallar rüzgarın etkisiyle kabaran denizde sallanıp duruyorlardıGözüme bir sandal kestirdimÜç sandal zincirle birbirine bağlıydıBenim için sandalları bu zincirden kurtarmak çocuk oyuncağıydıÇok ilerde bekçiler vardı fakat onlar bile bu havada kabaran bu denizde birinin suya giripte sandalları çalacağını varsayım edemezlerdiSuya girdim sandalı zincirlerinden zorda olsa kurtardım Şakra sandalın içine uzanmış yatıyor hiçbir şey yapmıyorduSandal rüzgarın etkisiyle şipşak kıyıdan uzaklaştıAçıldıkça rüzgar ve dalgalar kuvvetini arttırdıBir anda bir ceviz kabuğu gibi denizde sallanmaya başladı Şakra ’dan ayağa kalkıp ipi tutmasını istedimŞakra pek korkmuştu ki söylediğimi yapamadı bana alçakça baktıOna kalkması için bağırdım tam kalkmıştı ama filika alabora oldu ve ikimiz aniden suya düştük ben sandalın ipini tutmuştum Şakra ’da ayağımdan yakalmıştıŞakra bağırıyordu,beni ‘ ’boğmak istiyorsun ‘ ’diyeTam boğulacağımız esnada ayağım yere değdi sevinçle bağırdım
‘ ’Kara ’ ’
Kıyıya ulaştık pek yorgunduk oysa kendimizi kumsala attık birazdan yanımıza üç çoban geldi bir ihtiyar ve iki oğluBizi alıp ateşlerinin başına götürdüler Çorbalarını paylaştılar ama hiç konuşmadılarNeden sonra ihtiyar olanı:
‘ ’Nasıl geldiniz?Sandalınız nerde?diye sordu
Sandalın kıyıda bir yerde olduğunu söyledikYaşlı çoban oğlunu gönderdiOğlu birazdan geldiBulduğu sandalın devletin malı olduğunu ve bizim onu çaldığımızı söylediYaşlı çoban bizi karakola adamak istediHemen bir şeyler yapıp bu durumdan kurtulmalıydımYaşlı çobana durumumuzu anlattım,çoban bize acıdı,bizi serbest bıraktıBize birazcık et ve ekmekte verdiSandalı da ertesi gün devlete teslim edeceklerdi
Şakra gülmeye başladı
‘ ’Neden gülüyorsun diye sorduğumda
‘ ’Çoban bizi polise teslim etseydi, senin beni boğmaya çalıştığını bunun üstüne bağırmaya başladığımı söylerdim bana inanır beni hapise atmazlardıAnlıyormusun? ’ ’
Şaka zannetim önceleri lakin düşününce bunu yapabileceğini anladımKendi kendime işte alın yazısı arkadaşım dedimKendime acıdım
Her gün yürüyor yeni köyler ,kasabalar geçiyordukŞakra çalışmıyor niyetlenmek ona güç geliyor,kendini küçültüğüne inanıyorduBulduğu her şeyi yiyipşarap içiyor,bunların parasını ben çalışarak ödüyordumDinlenmeyi bırakmış bana yaslanmıştıOna yeni elbise elde etmek için biriktirdiğim parayı çaldı orospularla yedi
Tiflis ’e yaklaşıyordukŞakra Çerkezlerden ipek çalmıştıÇok korktum Çerkezler bizi takip edip öldürebilirlerdiİpeği Şakra ’dan alıp attımTiflis Şakra ’nın şehriydiYaklaşıyorduk Yaklaştıkça Şakra mutlu oluyor,hayaller kuruyorduKış yakınlaşmak üzereydiGudanır dağlarında kar fırtınasına yakalandık birkaç gün sonra Kafkas başkenti Tiflis uzaktan göründüYolculuğumuzun sonuna yaklaştıkŞakra ’da bir gariplik vardı,fazla kayıtsızdı her zaman mırıldanıyor bişeyler düşünüyorduŞehre gündüz giremeyeceğini,Tiflis ’teki arkadaşlarına böyle kirli sefil halde kendini göstermeyeceğini,akşama dek kentin dişında bekleyip akşam kente gireceklerini söylediKabul ettimElimizde kalan son tütünü içerek akşamı bekledikAkşam olunca şehre girdikŞakra başlığımı istedi yüzünü kullanmak istemiyordu başlığımla yüzünü sakladıBana:
‘ ’Sen şurda tranvayın orda bekle ben arkadaşlarıma anamla babamı sorup geleyim sen merak etme hemen gelirim ’ ’dedi ve karanlık bakımlı sokağa girerek gözden kaybolduBir daha onu hiç görmedimDört uzun aydan beri yol arkadaşım olan Şakra ’ya bir daha rastlamadımFakat onu her zaman iyi yanlarıyla hatırlamaya çalıştımBana fazla şey öğretti… ‘ ’Merhamet, acınacak ülkü düşersin ’ ’… *
 
Üst Alt